Kimse bir Cemal Süreya gibi sevmiyor kadınını.
Ve kimse bir Piraye kadar gururlu ama sevdasına sadık kalamıyor.
Çok sevmelerin devri kapandı.
Az sevip çok sevişmelerin devri, ağız dolusu sevip hissetmeden dokunmaların devri, gidenin hoşça kaldığı gelenin hoşgeldiği devir bu devir.
Güzel sevenlerin kendini çirkin hissettiği, çirkin sevenlerin kendini güzel zannettiği zamanı.
Gidenin acısını gelenle kapatmanın zamanı.
Eski aşklara özenerek yaşayıp, Aşkı kirletmenin zamanı şimdi…
Züleyha, Yusuf'a bir mektup yazmaya başlayınca “Yusuf” diye başladı, “Yusuf” diye bitirdi. Gördü ki hitaptan öteye geçemedi. Anladı ki aşkın namesinde ser-nâmeden öte kelam yok. Ve Züleyha'nın lügatında, “Yusuf”tan öte sözcük yok.
Sabahları uyanıp parıldayan güneşi gördüğümde " Al işte, yine cenneti andıran bir gün ve yine insanlar bunu mahvedecekler" diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum...