Ayaz, büyük fatih, Put Kıran Gazne Hükümdarı Mahmut’un ahbabı ve kuluydu...
Bu kıssada kullanılan her kelimenin üzerinde dur.
İslam putlara inanmaz ama bu Müslümanlar tarafından yanlış anlaşılmıştır. Putlara inanmamak başka bir şey, kalkıp başkalarının putlarını yok etmeye başlamak başka. Aslında birinin putunu kırmak demek, olumsuz yönde de
Aruoba’nın ''Her insan bir uçurumdur. Başını döndürür kişinin, gidip aşağı bakınca'' sözünü aklıma getiren kitaptır. Fiziksel mekanda, uzayda; derimizin sınırları içerisinde sahip olduğumuz hacim kadar yer kaplıyor olsak da zihnin, bedenimize ve sosyal yaşamımıza oynadığı oyunları ve etkilerini okuduğumda ucsuz bucaksız bir derinliğe ve karmaşıklığa sahip olduğunu hatırladım. En derinlere ulaşmak ise Mariana Çukuruna inmek gibi, kadim zamandan ne ile karşılaşılacağı bir muamma. Psikiyatrik hasta ve psikiyatr için karşılaşılacak olan gerçeklik ise tedirginlik ve heyecanla karışık bir meydan okuma gibi. Kitabı okurken insan zihnine hayran kalmamak elde değil.
Belki iddia ettiği kadar sıra dışı vakalar anlatılmasa da oldukça şaşırtıcı ve merak uyandıran insan hikayelerine tanık olmak farklı bir deneyimdi. Farklı başlıklar altında toplanması da sıkılmadan okumanıza olanak sağlamakta. Eğer ufaktan kıyıdan köşeden bazı şeylerde obsesifliğiniz var ise daha bir ilginizi çekecektir.
( KUKLABAZ, KUKLA’yı dikmektedir, bitirdikten sonra, ışık söner ve açıldığında, ikisi karşı karşıya bakışmaktadır. )
KUKLABAZ – Sıkıldım usta… bedenim, geçmişin yorgunluğunu sırtlamış, geleceğin zihnine tacizde bulunuyor… dilim, yabancı topraklarda anlaşılma savaşında, oysa ki anlaşılmak… duyduklarım, gördüklerim, kalbimle, vicdanımla bir savaş
Klasik gerilim-gizem hikayelerinin en iyi örneklerinden bir kaçını içinde barındırıyor kitap. Okura, gecenin bir vakti yalnız başına mezarlık önünden geçince zihnin insana oynadığı türden oyunları fısıldıyor.