"Evin saygılısı nasıl olur? İnsanın saygılı olanı gibi: Sağına soluna "mukayyed" olan, çevresine özen gösteren, kimsenin hakkını çiğnememeye dikkat eden, edepli, terbiyeli bir tutum. Eski İstanbul evi böyleydi. Hiçbir imar planı ve herhangi bir kontrol mercii olmadan, Belediyesiz ve İmar Bakanlıksız bir düzen içinde, diplomalı mimarlarca deste deste projeleri de çizilmeksizin, Müslüman ya da gâvur, keserini omuzuna asmış bir dülgerin elinden çıkma bu tahta evler, yüzyıllardır birikmiş bir sosyal görgünün örgüsü içinde, birbirlerini kollayarak yer tutarlardı. Hiçbiri öbürünün üstüne aşkın yükseklikle fazladan çıkmaz, biri diğerinin ışığını, manzarasını, duvar gibi kapatmazdı."
...
"Karşıya gelen şiirli ve büyülü görünümü eşitçe paylaşmak, yazılmamış bir şehirciliğin, önemli bir prensibini oluşturuyordu."
...
"Bu kente gelen yabancı gezginlerin en eskileri bile, evlerin yazılı olmayan bir hukuk ve görgü düzeni içinde, görünümlerini serbest bırakarak, birbirleri ile tam uyumlulukla yapılmalarını hayretle, takdirle, fark etmişlerdi. Evler böyleydi çünkü insanlar da öyleydi."
...
"Evleri de böylesine bir saygı ve sevgi düzeninin içerisine sokan, eski İstanbullunun zihin yapısı, manevî dünyası, yaşama bakış açısı idi."
-Çelik Gülersoy