Zorla insanları olduklarından başka bir hale getiremezsiniz. İnsanlar yenik düşebilir, yanlış yapabilir, ezikliğinden dolayı sesini çıkarmayabilir, çaresiz kalabilir ama insanların ruhunda hiçbir zaman yok edilemeyen bir aydınlık vardır: Özgürlük ve eşitlik tutkusu.
"İnsanoğlunun yüreği ve ruhu, merhameti ve vicdanı alçakların alay konusu olmuş, onların gaddar saldırısına uğramış, tarihe ve zamana yeni bir biçim vermek isteyen gafil diktatörler tarafından alabildiğince kirletilmişti."
Özgürlük, ancak bir düş sahibi olduğunuz ve bunu canlı tutabildiğiniz kadar size yakındır. Düş ölürse, istediğiniz kadar özgürlük sahillerine doğru yelken açın, hiçbir zaman oraya ulaşamayacaksınız. Çünkü düş ölmüştür ve yelken açtığınız yerler sadece bir seraptır.
Yine bir Mehmed Uzun kitabı ve yine kitabında korkusuz bir şekilde ilmek ilmek işlenmiş konularıyla bir başyapıt.
Başyapıt dememin sebebi Mehmed Uzun'u Mehmed Uzun yapan olayların, mekanların, yaşadığı dönemdeki zorlukların bu kitapta geçiyor olması. Uzun'un diğer kitaplarından farklı olarak bu kitabında hayatının bir kısmını, savunduğu
"Dayan, diren, sabırlı ol; günü birlik düşünme; zaman, sadece bir andan oluşmuyor, zamanı hiç bitmeyecek bir ayin gibi düşün ve yaşa; kine, nefrete, haset ve kıskançlıklara kulak verecek, onları kendine yaklaştıracak kadar küçülme; çile çekmeden insan ve insanlığı mutlu edebilecek hiçbir şeyin yaratılamayacağını unutma; acı ve hüzünden insanı mutlu edebilecek bir eser yaratmanın hünerini öğren, bu güneşin ustası ol; derin yalnızlığımı, yaratacağım eserle, herkesin ortak olabileceği bir mutluluk haline getir."
"Bir geçmişe mahkumsunuz. Geçmiş sizin yaşayan gölgeniz, nereye giderseniz gidin, o hep sizinledir. Bir kabus, katlanılması çok zor bir yük olan geçmiş, hiçbir zaman geçmiş olmuyor."