Arif Bilgili
Elinde ufak bir bavul, gerçek dünyada belki yanıp tutuştuğun markaların hepsinden uzaksın. Zira burada ayakkabı giymek bile, kavgaya hazırlanmakla eş değer sayılıyor. O pahalı ayakkabıların hükmü yok anlayacağın. Bulutları, çimenleri, herşeyi özleyebileceğin bir mekana uğurlanıyorsun. Köstekli saat tıkırtısıyla ilerleyen
Bu parka yine gel
Şu bankta yine oturalım
Gözlerimiz hasret gidersin
Bakışlarına saatlerce baksın ben
Yine yeni baştan,
O kırık bankta zamansız oturalım...
Bu parka yine gel
"Seni, bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza..."
Diyor
Ahmed Arif ve kıymeti bilinmeyen aşkını kalemlere, kağıtlara bağıra bağıra anlatıyor. Hem de ne anlatmak...Bu sözlere taş olsa erirdi diyor insan ama ne yazık ki bazı kalpler taştan daha sert olsa gerek ki Ahmed Arif'in Leyla Erbil'e olan aşkı karşılıksız kalıyor.
Tehlikeli Oyunlar bölümünden mezun oldum :) Zor ve yorucu, bir o kadar da düşündürücü bir okuma sürecinin sonunda diploma mahiyetinde bir inceleme yazmaya çalışacağım.
''Zeki insanlar hep dertlidir. Zeka iyi bir şey değil... Beyin sürekli analiz halinde. Biri sana bir hareket yaptığında ne amaçla yaptığını anında anlayıp kendine mis gibi dert ediniyorsun. Ama aptallara bak dünyadan haberleri yok. Bu hayat aptallara güzel, zekilere zindan.''
Esra Kurt kardeşimizin yaptığı ( #30997659 ) Mehmet Uzun etkinliği vesilesiyle yazılacaktır. Kendisine bu vesileyle teşekkür ediyorum. Böyle güzel bir etkinliği yapan yoğun duygulara sahip kendisi incelememizi okumasın. (Bu şaka tabi) :)
Bazı kitaplarda olduğu gibi biz de yazımızda bir
Ard arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım.
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
🥀
★ Peyami Safa'nın 1950 yılında Yeni İstanbul gazetesinde tefrika edilen ve üç ana bölümden oluşan Yalnızız; isminden anlaşılacağı üzere bir arada yaşamasına rağmen kendi içinde 'yalnız' kalan, baskı altında ve dar bir alana hapsolmuş roman kahramanlarının hikayesini anlatır.
★ Meral, gizlice görüştüğü Samim'in, ağabeyi Ferhat’ın ve sonunun