1937 yılında iş sahibi olabilmek için annesinin yanından ayrılan ve Viyana'ya göç eden küçük Franz'ın hayat hikayesinin anlatıldığı Tütüncü Çırağı, yazar Robert Seethaler'in 2012'de yayınladığı ilk romanı. Aslına bakılırsa okuduğum tüm romanlar içerisinde 2000'den sonra yazılan ilk yabancı roman olma özelliğini taşıyor Tütüncü Çırağı.
Dili oldukça sade ve yalın. Yoğun ve süslü anlatımlardan uzak durulmuş. Çok fazla yazınsal kelime bulunmamakta. Edebî açıdan kalıcı mı derseniz? Hayır, derim. 195 sayfada anlatılmak istenenler başarılı bir şekilde aktarılmış; fakat kitabın sonu biraz hızlı geçiştirilmiş izlenimi edindim. Son kısımlar biraz daha uzun ve detaylı anlatılabilirdi. Bunun dışınca Franz'ın Tütüncü Otto Trsnjek ve Psikanalist Sigmund Freud ile olan arkadaşlığı, hoş sohbetleri okunmaya değer.
Spoiler veremeyeceğim fakat sonlara doğru duygulanmadım değil. Nazilerin bir şehrin tüm düzenini nasıl alaşağı ettiğini görebiliyor ve hissedebiliyorsunuz. Kitapta en çok hoşuma giden ise Franz ve annesinin mektuplaşmaları. Mektupları okuyucunca 20. yüzyıl ortalarında aile ve insan ilişkilerin ne kadar samimi ve güzel olduğuna şahit oluyorsunuz. Günümüzde internetten dolayı artık bu tür bir samimiyet ortamı kalmadı.
Tütüncü Çırağı hakkında daha çok yazılır; fakat beni pek de etkilemediğini esefle belirtirim. 25 yaş ve üzeri okuyuculara öneriyorum.
Kitabı Oktay DEĞİRMENCİ'in eşsiz çevirisi ile okuyabilirsiniz.
Keyifli okumalar!