Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Parama göre bir otel odası bulabilmek için tabanlarım şişene kadar dolaştım. Zar zor da olsa kıyıda köşede kalan bir otelde derme çatma bir oda bulmuştum. Tütünümü sardım daha doğrusu ben sarmayı hiç beceremedim be. Öyle işte duman çıksın. Odaya şöyle bir göz gezdirdim. Oda ucuzdu oda boktu oda da önceki günden kalma kokular vardı. Tv de üç beş tane kanal sırasıyla üç tur döndüm. Saçmaydı hepsi. Saçma sapan siyasi tartışma programları. İktidar yanlısı üç beş tane adam aynı konuda aynı sonuca varıyorlardı. Ben yalnızdım lan onlar ise saçmalık. Uzandım yatağıma gerçek hayatı seyre koyuldum . Dışarıda loş bir karanlık hakimdi. Sorular sordum kendi kendime. Ne için vardım. İnsan karakterine göre mi var olur parasına göre mi. Niçin aptal bir kadın tarafından terkedildim. Niçin geçtim güzel olan herşeyden. Boktan olan her durumun odak noktası mıyım? Neden bu insanlar halden anlamaz ki. Herkes vicdanı beynini kaybediyor olsa gerek. Bir gün aradığım her şeyden. vazgeçeceğim Ben varsam var lan her şey. Aslında hepimiz birer hiçiz. Piç olan egolarımız. Bak yine sabah olmuş. Boş şişeler ne anlatıyor insanlığa. Hiç
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Reklam
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
YAZMANIN METAFİZİK BOYUTU: “NUN MASALLARI” M.NİHAT MALKOÇ ‘Nun’ bir harf olmaktan öte bir metafor… “Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun” diye başlar Kalem Suresi… ‘Nun’ olan yerde kalem ve hokka esas duruşta bekler… Kalem insanla, “nun” hokkayla eş sayılmıştır hep… ‘Nun’ çok kere hilali ve hilal kaşı çağrıştırmıştır. “Zü’n-Nûn”
NAZAN BEKİROĞLU’NDAN BİR HİKMET AKSOY KİTABI: KARINCA İZLERİ M. NİHAT MALKOÇ Ömrünün dört yılı(o da Erzurum’daki üniversite hayatı) dışında, yarım yüzyılı aşkın bir zamandan beri Trabzon’da, kendi tabiriyle suyun kıyısında, yaşayan Nazan Bekiroğlu sadece Trabzon’u değil, bütün Türkiye’yi kucaklayan bir değerimiz ve değerlimizdir. Üniversite
Reklam
metro' da yalnızlığın metrosu, sağı solu kapalı, çeşitli yolcusu ellerinde ölüm ve arkadaşları olan telefon, dertsiz, gamsız yolcuları...
Karl’ın Nazım Hikmet Planı 12 yaşında bir cesaret anında yetimhaneden kaçan Karl, Türkiye için sanat ve edebiyat tarihini yüzyıllar öncesinden etkilemiş ve o gece kaçarken herkesin hayatını birbirine düğümlemiştir. Karl, Mehmet Ali olduğu gün bu ülkeye kendi soyundan gelen bir sürü Şair armağan etmiştir aslında. O gemiden kurtarılan çocuk bize
Robinson Cuma’nın efendiliğine katlanabilir mi?
Franz Fanon, yedi yaşlarında bir erkek çocuğundan bahseder, tellerle sıkı sıkıya bağlanmış, vücudu yara bere içinde bir çocuktan. Fransız askerleri, önce çocuğun gözleri önünde babasını, annesini ve kız kardeşini tartaklamış, sonra da öldürmüş. Bir Fransız teğmen, ailesine vahşet uygulanırken çocuğun gözlerini elleriyle açık tutmaya çalışmış;
891 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.