Bazı gizli şeyler söyleyeceğim ama bunları kimseye söylememeniz gerek.
Aramızda kalacağına söz verin önce ve sonra sonuna kadar yazılanları okuyun lütfen. Hepimiz insanız diye başlayayım söze. Bu insanlığımız günaha meyilli bir fıtratta olduğumuzu belirtmek içindi.
Peşine de Müslüman olduğumuzu söyleyeyim. Bu Müslümanlıkta ahiretimizi düşünen insanlar olmak zorunda olduğumuzu belirtmek içindi. Bu iki noktayı
Aysun Kayacı'nın sosyoloji dünyasını çatlatan meşhur tespitini pek çoğunuz bilirsiniz;
"Ben vergi veriyorum niye vergisini vermeyen, 'dağdaki çoban'la benim oyum eşit mesela. Niye? Hiç vergisini vermeyen biriyle niye benim oyum eşit. O benim kadar duyarlı benim kadar sorumluluk sahibi bir şekilde yaklaşıyor mu acaba"
'BEN VERGİMİ
Peş peşe okuduğum dört Saik Faik kitabının ardından ki yaklaşık 70 civarında öyküye denk geliyor, bir durup soluklanmak, biraz okuduklarımı sindirmek, biraz da üzerimde biriken yükü boşaltmak maksadıyla bir mola vermek icab edince, bir semaver dibinden daha güzel bir köşe olamayacağını düşünüp çıkınımı buraya boşaltmaya karar verdim...
Gelin,
“Ama bu kente gelirsen unutma, beni ara.
Sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım.
Öfkem geçer, dinle yüzümü, sevgiyle bakarım;
Kimse değil, seni yalnız ben anlarım...”
Osman KONUK