Aliyel Murtaza'nın bir sözünü hatırlayarak, "zulmün karşısında susan zalimin suç ortağıdır!"diye mırıldandı. Peygamberde, "zalimin karşısında susan dilsiz şeytandır" dememiş miydi?
Biraz dürüst olalım mı?
"Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur "
-- "Haksızlık ve zulüm karşısında susan dilsiz şeytandır"--
Gibi bugun bir çok ırkçı sayfada yukarıdaki cümleyi gördüm Filistin için yazılmış. O zaman çoğunuz namussuzsunuz çünkü burnunuzun dibinde yıllardır zülmediliyor.Hangisini anlatayım Sokakta 7 gün boyunca cenazesinin alınmasına izin verilmeyen TAYBET ANA mi, yoksa 12 yaşında vücuduna 13 kurşun sıkılan UĞUR KAYMAZ mi, 15 yaşında üzerinde bomba olduğu iddaa edilip öldürülen BERKİN ELVAN mi hangisini yazayım siz söyleyin. Daha binlerce insan. Yazacak çok şey varda herkes işine geleni görüyor, işine geleni anlıyor. Vesselammm
Teyit ettim ve benden daha iyi insanlık görevini yapmış insanları gördüm
Cahillik bir düşündürtüyor araştırıyorsun ve görüyorsun ki yabancılar (!) bizim yerimize zaten cevap vermişler İngilizce ss lerle kanıtlanılmış ve aktarılmış
Olay şu ben gibi cahil cühelalara özet geçeyim
Bir taraf tutmayı - ki şu an sanki ortada çok seçilemeyen bir hal varmış gibi (!) - lafı süsleyip paklayıp 'duygusal tembellik'
Siyonist yazarı 'ayın yazarı' seçen Kitapyurdu yayınevini boykot ederek, üyeliğimi iptal ettim.
Bknz: Kitapyurdu üstenci bir dille; kitap okurlarına Harari’nin görüşlerini araştırmalarını tavsiye etmiş. Oysa Harari, 19 Ekim’de Washington Post’ta yayınlanan yazısında Hamas'ın İsrail'de 'katliam' gerçekleştirdiğini ve İsrail'in vatandaşlarını korumaya hakkı olduğunu söylüyor. Tüm dünyada binlerce okuru, Gazze soykırımına karşı “tarafsız kalma” tavrından dolayı Harari’yi ağır cümlelerle eleştirip boykot ederken, Harari Türkiye’de ayın yazarı seçildi. Peki Kitapyurdu ne yaptı dersiniz... haklı tepkileri küçümseyerek, “az okuyun araştırın” diye aşağılayıcı bir üslup kullanarak üste çıkmaya çalıştı.
Madem öyle o zaman #kitapyurduboykot
israil'e yapılan sivil hayatların kaybedildiği saldırları kınayabilir ve aynı zamanda filistin'e yıllardır yapılan zulmün karşısında durabiliriz. filistin halkının yok edilmesini sessizce oturup izlemek doğru mu?
israil ve filistin arasında yaşananlar tarihsel olarak herkes tarafından farklı okunabilir. bana göre yıllardır olan şey, bir halkın çaresizce yok edilmesi. şu anda yaşananları yorumlamak için tarihsel bir bilgiye ihtiyacımız yok. şu anda tanık olduğumuz şey oldukça basit: işgal ve baskı altındaki bir halk, batı dünyasının tam desteklediği nükleer bir devlet tarafından yok ediliyor. bu hiçbir zaman eşit bir mücadele olmadı ve şu anda yaşanan şey, tam bir katliam.
sivillerin katledilmesi, çocuk hastanelerinin bombalanması, bir halkın ölüm ya da göç arasında bir tercihte bırakılması, orantısız bir güçle bir ülkenin haritadan silinmesi neyin cevabı olabilir? bu mutlaka müdahale edilmesi gereken bir durumdur. insanlığa sığmayan metotlarla, savunmasız siviller ve çocukların susuz, elektriksiz kalmasına ve sonunda ölmesine seyirci kalmamalıyız.
barış için dua etmek yeterli değil, sessiz kalmamamız gerekiyor çünkü dünyanın kalanı bu korkunç trajediyi önlemek adına hiçbir çaba sarf etmiyor.
"haksızlığa karşı susan, dilsiz şeytandır."
Ne zamandır bir kör kuyudayım bilmiyorum ama sanırım ruhum kalû belâdan beri bir kör kuyuda ne zaman aydınlığa çıkar onu da bilmiyorum ama son umudumu da Güldiyar'a yapılanlardan sonra yitirdim. Aslına bakarsanız klasik bir Hasan Ali Toptaş romanı ama bir o kadar da bambaşka dönemlerden dönemlere sesleniyor gibi.
Olay Güldiyar'ın babasının iş