Stefan Zweig'in diğer eserleriyle aynı özellikleri taşıyan bir başka başarılı eser. Bu eserlerin türünü tam olarak karşılayan isim nedir, bilmiyorum. Novella, tam olarak karşılıyor sanırım; fakat ben uzun hikaye veya kısa roman demeyi tercih ederim.
Zweig'in diğer eserlerinde olduğu gibi bu eser de bir anda bitiveriyor. Gerek içerik olarak gerek de yazım tarzı ve üslup olarak, okuduğum diğer Zweig eserleriyle ortak noktalar var. Anlatım tarzında; benim okuduğum Satranç, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, Bir Kadının Yaşamından 24 Saat kitaplarında da olduğu gibi yazar başka bir kişiyle tesadüf eseri karşılaşıyor ve onun hikayesini dinlemeye başlıyoruz.
İçerikte yine belirli psikolojik unsurlar, yoğunlaşılan duygular bu eserde de aynı. Hikayeyi anlatan karakterin duygu yoğunluğu içinde kaybolması, hırs, saplantı ve umursanmamanın verdiği acının kişiyi ele geçirmesine Amok Koşucusu'nda da rastlıyoruz. Karakterin bu duygular içinde olması ve intiharı tek çözüm yolu olarak görmesi, gerçek hayatında yaşamına intihar ederek veda eden yazarın kendi duygularını da yansıttığını düşünüyorum.
Kitabın ismi konusunda diğer eserlerinden bir farklılık gördüm. Daha basit, sıradan, konuyu doğrudan yansıtan isimler seçen Stefan Zweig; bu kez hem okurunu bilgilendirmiş; hem de hikayeyi özetleyen ve konu bütünlüğünü - devamlılığını sağlayan müthiş bir isim seçimine gitmiş.
Hayatta saniyelerin içinde verdiğimiz kararların ne kadar mühim olduğunu bizlere yansıtan, pişmanlığın ne elim bir duygu olduğunu aktaran bir başka Zweig şahaseri...