Belirsizlikle yani özgürlükle ahlaki kararların annesiyle baş başayız.
Bildiğimiz kültürlerin tümü, yok oluşun edebî bir va­roluş olarak yeniden tahayyül edildiği simya atölyeleriydi. Bizim ki gibi piyasacı-tüketimci bir kültür, yani akışkanlığı yücelten ve he­men tüketilmeye uygun olmayan her şeyi kenara atan bir kültür daha önce hiç var olmamıştı.
Reklam
“yaşamanın en doğru yolunu ancak ölülere öğretebiliriz."
Nasıl yaşanacağını öğrenmekte olduğumu düşünürken nasıl ölüneceğini öğreniyormuşum
Delilikten ancak başka bir deliliğe geçerek kaçılabilir
Reklam
" İnsanlar ister istemez öylesine deliler ki" diyordu Blaise Pascal şakayla karışık" deli olmamak deliliğin bir başka biçimine varıyor.'
Amos Oz
Şahsen ben, kadın olsun erkek olsun, her insanın, kendi yüreğiyle, iyiyi kötüden ayırabileceğine inanıyorum... Bazen iyiyi tanımlamak güç olabilir, ancak kötünün açık işareti vardır: Her çocuk acının ne olduğunu bilir. Bu yüzden bilerek can acıttığımız her defasında, bir başkasına ne yaptığımızı biliriz. Kötülük yapıyoruzdur.
Kimliğin; Zihinlerimizde oluşturduğu karışıklık da eşsizdir.
Bu kafa karışıklığının sebep olduğu sorunlara çare olacak kesin bir reçete yoktur; tüm bu sorunlarla başa çıkmanın riskten uzak ve hızlı çözüm yolları da yoktur. Tüm bunlara rağmen tekrar tekrar ‘kendimizi tanımlama’ vazifesiyle yüzleşmek zorunda kalacağımızı ve bu vazifenin başarılı, kalıcı ve tatmin edici bir kemal noktasına varma ihtimalinin çok az olduğunu da belirtmek isterim. Büyük ihtimalle kendi seçip beğendiğimiz bir kimlik arzusu ile tam da o kimliği edindiğimizde ‘geri dönmek zorunda kalıp da geride bir köprü olmadığını’ fark ettiğimiz anda yaşanması muhtemel korku arasında harap olup gideceğiz.
Reklam
Ralph Waldo Emerson
İnce bir buzun üstünde kayıyorsan, tek kurtuluşun hız yapmaktır.
Ne yazık ki tecrübeyle sabittir..
Aşkta hızlı çareler, hemen ve sonsuza kadar elde edilen çözümler yoktur.
Kültürel gecikme/ duraklama
Bilincin koşulları yakalaması için zamana ihtiyacı vardır. Yeni koşulların bilinçte yansımasını bulması, genel hatları açıkça çizilmeden, yani zihinsel “telaffuzundan” önce çok zordur.
Ne “Tanrısızlığa” karşı silahmış gibi kullanılan aleni bir dinsellik, ne de ona karşı verilen amansız kavga dikkat etmeye değerdir. Çünkü bunların etkinleştirdiği mekanizmalar, basitçe insanlığa düşmandırlar ve başka bir kişinin köleleştirilmesine yol açar.
Mücadelenin kendisi saçmadır, çünkü şeylerin özünü ıskalamaktadır. Nitekim bunlar bana göre, gerçekliğin sarsıcı dolgunluğu karşısında, kişinin kendi çaresiz­liğini kabul etmeye hazır olmasına bağlıdır.
Resim