Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Amos Oz
Şahsen ben, kadın olsun erkek olsun, her insanın, kendi yüreğiyle, iyiyi kötüden ayırabileceğine inanıyorum... Bazen iyiyi tanımlamak güç olabilir, ancak kötünün açık işareti vardır: Her çocuk acının ne olduğunu bilir. Bu yüzden bilerek can acıttığımız her defasında, bir başkasına ne yaptığımızı biliriz. Kötülük yapıyoruzdur.
Reklam
Max Frisch
Bütün sanatların muhtemelen en zahmetlisi olan “kendi olma” sanatı, başkaları tarafından dayatılan ya da telkin edilen tanımları ve “kimlikleri” azimle reddetme ve defetmeye dayanır;
Susan Neiman
“Aydınlanma bizi kendimizi düşünmeye teşvik ettiği kadar, içine doğduğumuz dünyanın sorumluluğunu almaya da yöneltmiştir.”
Michel Foucault’nun ileri sürdüğü gibi, “kimlik doğuştan verilen bir şey değildir” önermesinden tek bir sonuç çıkıyor: Kimliklerimizin (yani “Ben kimim?”, “Bu dünyadaki yerim ne?”, “Dünyadaki amacım nedir?” gibi soruların yanıtlarının) tıpkı sanat yapıtları gibi yaratılmaları gerekiyor.
“Yaşam bir sanat yapıtıdır” önermesi, (“tıpkı ressamların resimlerini ya da müzisyenlerin bestelerini yapmaya çalıştıkları gibi, yaşamınızı güzel, ahenkli, duyarlı ve anlamlı yapmaya çalışmak” türü) bir varsayım ya da nasihat değil gerçeğin bir ifadesidir.
Reklam
Herkes umutsuzca başkalarının gözlerinde onay, hayranlık ya da sevgi arıyor gayretle.” Unutmayalım ki başkalarının “onay ve hayranlığı” ile sağlanan özsaygının temellerinin zayıf olduğunu da bilmeyen yoktur.
Kendi düsturlarına göre “kalp”, dünyayı bir değerler dünyası olarak kurar. Değer de, doğası gereği, her zaman önde gelen, her zaman olduğundan daha ileridedir:
Aklın savları kalbin yolunun mantığını kavramaya ve daha da önemlisi onun yolunu değiştirmeye çalıştığında talihsiz ve çaresiz kalır.
Scheler insanın bir ens cogitans ya da ens volens (bilen ya da isteyen varlık) olmadan önce bir ens amans (seven varlık) olduğunu söyler. “Kalp” sadece kendi kurallarıyla, yaşam yolunda belirlediği kurallarıyla yaşar ve diğer bütün kurallara duyarsız ya da kahramanca itaatsizdir.
Reklam
"İnsanlık denen çarpık çurpuk malzemeden dümdüz bir şey yapılamaz."
Kendinize mutlu olup olmadığınızı sorduğunuz anda, artık mutsuzsunuzdur...
Uykusunda konuşuyor gibi :)
Uzun lafın kısası: Aşk, "bulunabilen" bir şey değildir; objet trouve (buluntu nesne) ya da "hazır" bir şey de değildir. Her gün, her saat sürekli olarak yeniden "yapılması" gereken, daima diriltilmesi, teyit edilmesi, özen gösterilip ilgilenilmesi gereken bir şeydir.
... Öyleyse, bilelim bilmeyelim, isteyelim istemeyelim, beğenelim beğenmeyelim, hepimiz kendi yaşamlarımızın sanatçılarıyız.
Marcus Aurelius “herhangi bir yeteneksizlik ya da kabiliyetsizlik mazeretine mahal vermeden” herkes tarafından uygulanabilecek şekilde belirlenmiş bazı ilkeleri şöyle sıralar: dürüstlük, şeref, sıkı çalışma, özveri, kanaatkârlık, tutumluluk, şefkat, bağımsızlık, sadelik, sağgörü, yüce gönüllülük. “Unutma ki seni yönlendiren zihnin kendi kendine yetebildiğinde yenilmez olur... Tutkulardan kurtulmuş bir zihin kale gibidir: İnsanların sığınabileceği daha güçlü bir yer yoktur.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.