Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi
Ne kapanan kapılar
Ne yıldız kayması gecede, ne güz
Ne ceplerde tren tarifesi
Ne de turna katarı gökte
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini
Birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken
Duvarlara dalıp dalıp gitmesi
Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık
Yorgun musun...? Bana sorulacak en son soruydu... "Evet" diye bağıran bir stadyum dolusu ses duydum içimde... Çok yorgundum, herkesten çok; Tanrı kadar...
...Ben korku değilim kapı aralarında
Pencerenin infilâkı değilim
Gölgeleri yüzlerinden tanırım
Bir resim bir ressamı ağlatır bir yerlerde
Bir eşya bir hamalı
Ben hâlâ öğütülen anılarıma değil
Değirmene inanırım
Bu derin aldanış kimden kalmadır
Bu uzaklık, bu diba
Söyle bana hindiba
Sen nasıl bu kadar kelâmın hası
Sen nasıl bu kadar şiir bohçası
Sen nasıl bu kadar esrarlı bir mum
Sen nasıl bu kadar rüya bahçesi
...
...
Uçurumun kenarındayım Hızır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır
El etmez
Gel etmez
Gülce'm uzaktan dolanır
Uçurumun kenarındayım Hızır...
Ömer Lütfi METE
Tüketmeye de çok meraklıdır insan. Biriktirdiği paranın, eşyanın, malın, mülkün yanında zaman tüketir, söz tüketir… Benlik biriktirirken, benliğini tüketir…
Tolstoy "İnsan Ne İle Yaşar"
Haksızlığa karşı haksızlık yapmak istersin ama bazen haksızlık yaptı diye vazgeçemezsin sevmekten.
Senin canını yaktı diye canını yakmak istersin ama sonunda yaktığında
o canı asıl haksızlık ona bu kadar üzülmeden edemezsin....
Tuncel KURTİZ