Öyle bir yerdeyim ki sanki böyle artık hiç kimse beni üzemez, ama hiç kimse de mutlu edemezmiş gibi.
Artık tüm düşler öldü Terketmeli kentleri Çünkü dilimizi orada, kentlerde yitirmedik mi?
Reklam
“Sizin ve benim yetiştiğimiz ortamda üç yaşındaki bir oğlan çocuğunun; 1. Kapısına vurmak 2. İçeriden ses gelinceye kadar beklemek 3. On beş dakika sonra gidileceğini önceden haber vermek 4. Çıkarken dinlediği için teşekkür etmek Büyüklerin aklına gelmez, doğal olarak gelmez. Hatta çevrelerinde böyle yapanlar olursa ona gıcık olur, yanlış yaptığını, çocuğu şımarttığını söylerler. Neden bu şekilde tepki verirler? Çünkü o üç yaşındaki küçük insanın insan yerine konulursa, artık söz dinlemez biri haline dönüşeceğinden korkarlar.” “Ama Türkiye’de, çocuğunu insan yerine koymayan baba, gerekirse onu kurtarmak için canını tehlikeye atar. Bunu nasıl izah edeceksiniz?” “Evet, doğru. Türk babasının anlam çerçevesi içinde çocuğunun bedenini korumak babanın öncelikli sorumluluğudur. Ama ‘gerektiğinde’ onu azarlar, tokatlar, utandırır, kovar. Bunları yaparken çocuğa insan olarak ömür boyu sürecek ruhsal zarar verdiğinin farkında değildir. Bu baba kötü biri değildir, bu baba toplumunun anlam çerçevesi içinde çocuğuyla nasıl bir ilişki kurulacaksa öyle bir ilişki kurmuştur. Kendisine kötü bir şey yaptığı söylense inanmakta zorluk çeker, tuhaf tuhaf bakar söyleyenin yüzüne, muhtemelen öfkelenir.”
Kader ; seçme özgürlüğünden doğan sebep-sonuç bağlantılarının belli noktalarda buluşmasıdır.
Sayfa 17
Bu yol bitmez herhalde . İnsan ölür, o yolun bir yerinde kalır .
Zaman içinde mutlu anlar da acıya dönüşebiliyordu.
Sayfa 21
1.000 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.