Evinden çıkıp uzak diyarlara gittiğinde o yerlere imanıyla ve ilkeleri ile gidecektir. O nereye giderse gitsin, yeryüzü mescittir onun için. Nereye giderse gitsin Kur'an onunla beraberdir; her yerde onu okur, onunla amel eder.
Dünya malı mümin insanın da hakkıdır. O da kazanıp harcar. Her ne mübah ise o, onun elinde bir imkandır. İman ehli olmak nimetlerden mahrum olmak değildir.
Hele cihad etmek, Allah'ın adı yücelsin diye geceyi gündüze katarak çalışmak, iman davasını bir sonraki nesle taşıyan bahtiyarlardan olmak ne büyük şereftir.
Sadece öğretmenler öğretmiyor insanlara. Çocuklar ve büyükler birbirlerinin gizli öğretmenleridirler. Arkadaş, yoldaş, dost aynı zamanda öğretmendir. Öğretir ve öğrenirler.
Kur'an ile haşır neşir olmak için önüne hangi engel çıksa onu sabırla aşar. Bilir ki inmesi 23 yıl süren Kur'an, bir ömür boyu sürdürülecek bir mücadele ile elde edilebilir. Bir kelimesi için hatta bir harfi için bir gününü harcamaktan çekinmez. Onu tekrardan bıkmaz, usanmaz. İlmin ve ilmin gereklerinin düşkünüdür. Bu düşkünlüğü onu uykusuzluğa, açlığa, soğuğa-sıcağa, meşakkate sevk etse de o; ilimden kopmaz. İlim uğruna, bilenlerden olma sevdası uğruna gözü zoru görmez.
Ne geçmişle uğraşıp geleceğini hırpalar, ne de gelecek hayalleriyle gününü boşa geçirir. Bulunduğu anın hesabı ile yoğrulmuş bir çalışma içinde bulunur.
Arş'ın gölgesi "İkra!" emri ile başlayan iman sürecinin sonucudur.
Okuyan, okuduğunu amele dönüştüren, amelinde ihlası ilke edinenler için vadedilen yer Arş'ın gölgesidir. Okumak, o uzun yolun ilk basamağıdır.