Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

S.Nur

S.Nur tekrar paylaştı.
Azgın bir kışı yaşıyoruz. Bunu aşarsak, sabır ve dayanıklılık gösterirsek, bahar ve arkasından yaz gözükecektir. Ve çiçeklerin en üstünü ve meyvelerin en kurtarıcısı, bir ilahî armağan gibi, dalların ucundan uzanacaktır göğe açılmış ellere doğru.
Reklam
Zira tabiata karşı alakası körelen insanlarda, din kemâle ermemiş demektir.
Bir otun toprağı emerek vücûda getirdiği hârika çiçekleri ve onlardaki renk hârelerini hayranlıkla temâşa eden kaç kişi kalmıştır?!.. Hayat, gitgide artan külfetiyle bir kara duman hâlinde ufkumuzu karartmakta ve basiretlerimizi köreltmektedir. Yeni bir iman zindeliğiyle sarsılmak için idraki şoka sokan fevkaladelikleri mi bekleyeceğiz?! İnsan, iradesini kullanarak bu şartlanmaya karşı mukavemet etmeli değil midir?!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Amelî Tavsiye: Zamanı bir ganimet gibi bilmelidir. Ömür, Allah'ın insanlara O'nun rızasını kazanmak için verdiği bir mühletten ibarettir. Bir senedin vâdesi gibidir. Fazladan olarak senedde vâde sabit ve zahir olduğu halde ömrün hitâmı herkes için mutlak bir meçhuldür. Senedde vâde, ödenecek meblağın hazırlanması için borçluya verilmiş bir mühlet olduğu gibi, ömür de ilâhî rızâyı kazanıp beraat fermanı alarak, ebedi meskene sûretle varmak maksadıyla lütfedilmiştir. Bunu hatırdan çıkarmayarak fiilen, kavlen, zihnen ve kalben Allah'ın rızasını kazanmaya medâr olacak bir iş yapmaya gayret etmelidir. Faraza bir asansörün düğmesine basarak kabinin gelmesini bekliyorsanız, o anda acaba kaç defa Allah diyebilirim diye düşünerek zikrediniz! Diğer bütün boş zannettiğiniz zamanları da böyle değerlendirme gayreti içinde olunuz!
Gerçekten hayat ve hadisâtı iman perspektifinden tahlil alışkanlığını kazanmış bulunanlar hiçbir zaman "stres" yaşamazlar.
Reklam
Ameli Tavsiye: Ey müslüman genç!. Husûmetini ve muhabbetini iyi kullanmaya ve kendine iyi dostlar edinmeye çalış! Fıtrî temâyüllerin istikametinde kendini ormandaki ağaçlar misali, fıtratının ve içinde yaşadığın cemiyetin müessirlerine gayr-i irâdî bir sûrette tabî kılma!
Zirâ insanoğlu sevdiğinin haliyle hâllenir. O hâlde, iyi halle hâllenmek için o hâle sahip olanı sevmek lâzım gelir. Bu ise, tabiî temâyülü egoizm olan nefsin hâl-i tabiisine bırakılmakla olmaz. İşte burada nefsânî temâyüllere karşı vahiyle terbiye edilmiş aklı ve iradeyi kullanmak ve iyi tesirlere mâruz kalınacak insanlara yaklaşmak, onlarla dost olmaya çalışmak lazımdır. Bu da kendini yönlendirmede belli başlı müessirlerden biridir. Zira herkesin bildiği gibi iyi yola da arkadaşla gidilir, kötü yola da!.. Bu sebebledir ki, Cenâb-ı Hak "İyilerle beraber olunuz." buyurmaktadır.
Zira insan hayatını alçaltmakta da, yükselmekte de en müessir âmil hislerin doğru kullanılmasıdır. Lâyık olana muhabbet, müstehak olana husûmet!.. Bunlardaki şiddet nisbetinde hayatı yükseltip ulvîleştirirken, nâlâyıka muhabbet, gayr-i müstehakka husûmet de bunlardaki şiddet kadar hayatın alçalıp, süflîleşmesine sebeb olur.
İnsanlar kendilerine benzeyenleri severler. Bunu anlamak için dostluk veya düşmanlık vâkî olacak kimselerle münasebetlerde akıl, yani hesap işe karışmadan önce eski tâbirle vehle-i ülâda yani ilk bakış, ilk karşılaşma anında kalpte bir muhabbet husûle geliyorsa, muhatab bu muhabbete fâil olan kimse ile o muhabbetteki şiddet nisbetinde aynıyyet keyfiyeti taşır. Aksine husûmet vâkî oluyorsa bu da karşılaşan o iki şahıs arasındaki zıddıyyeti ifade eder. Hakikaten hemen herkesin hayatında vâkî olmuş bir gerçektir ki, bazen ilk defa karşılaşılan bir kimseye kalbde aklen izahı imkânsız bir muhabbet husûle gelir. Bu, şahsiyetlerin özü itibarıyla aynıyyetlerinden zuhûr eder..
Meslek seçiminde fıtrî temâyülleri öne almanın değeri en fazla islâmî temâyülü olan gençlerimiz için ehemmiyet arz etmektedir.
Reklam
Diyorum ki, aşağıdaki sıfatları haiz bir ahlâkı benimseyen insanları kimse teslim alamaz. Şudur: El emeği-göz nuru-alın terine dayanan, tabiata dost, aza kanaat eden, komşusu aç iken kendisi tok yatmayan, 72 millete bir göz ile bakan, bu sebeple "öteki" kavramını barındırmayan, dünya hayatını "gölgelikte bir lahza dinlenme" kabul eden, ebedî olan öte dünya inancını esas alan, yaradandan ötürü yaradılmış her şeyi seven, dostun evi gönüllerdir gönüller yapmaya geldim diyebilen, insaf, merhamet, af, bereket, feraset, basiret, mürüvvet, hürmet, hizmet, sadakat, ehliyet, liyakat, fazilet, feragat, hürriyet, sabır, şükür, teşekkür, tefekkür, tevazu, cesaret, şecaat, hamaset, cömertlik, infak, ikram, izzet, iffet, letafet, nezaket, zerafet, ahde vefa, uhuvvet, sükunet, hamiyet, nihayet "adalet"e dayanan bir ahlâk. Bu ahlâka sahip olan insanlar elbette akl-ı selim, zevk-i selim, zihn-i selim sahibidirler. Parayı, bilimi, teknolojiyi, sanayii (onların esiri olmadan) nasıl kullanacaklarını bilirler.
S.Nur tekrar paylaştı.
Hz. Ali, övüldüğü zaman şöyle demiştir: ‘Ey Allahım! Onların bilmediklerini benim için affet ve söylediklerinden dolayı beni sorumlu tutma! Beni onların zannettiğinden daha hayırlı kıl!’
Epub/ Gelenek YayıncılıkKitabı okudu
Bir kimseye muhatab olan bir şahısa karşı vehleten vâkî olabilecek muhabbet veya husumetin varlık sebebi fâilin kendi nefsine duyduğu muhabbet, yani egoizmdir. Vehleten : Durup düşünmeden
S.Nur tekrar paylaştı.
"Ben Amerika'dan nefret ediyorum. Fakat Amerika'nın vicdanına sığınan Müslümanlar'dan daha çok nefret ediyorum."
Sayfa 18 - Seyyid KutubKitabı okuyor
1.423 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.