Roman; Mario Puzo(1920/1999 ABD'li romancı ve senarist); İnkılâp Yayınevi; 2001; Türkçesi Nejat Ebcioğlu; 383 Sayfa (5) (9 Eylül 2016)
Bir mafya babası yaşlanır; emekliye ayrılmadan önce işlerini kendi yetiştirdiği bir Sicilyalı'ya bırakmak istemektedir. Karanlık işlerden uzaklaşır iyice. Âdeta kendisini unutturur mafya örgütlerine. Bu
Erkekler, dişil cinsel karakteristikleri çekici bulmak üzere evrilmişlerdir. Mesela ideal bir bel kalça oranı (BKO) çekici bulunur. Çok yüksek bir BKO sağlık sorunlarına ve doğurgan olmamaya korelasyon gösterirken çok düşük olması da kadının açlıktan ölmek üzere olduğunu, yani yine doğurgan olmadığını göstermektedir (Davies, 2012, s.107). Dolayısıyla 0,7 gibi optimal bir BKO, Avrupalı kültürlerde en çekici oran olmaktadır: bu orta derece kıvrımlı bir kadın anlamına gelir. Simetrik ve ortalama ile ortalamanın biraz üstü büyüklükte memeler de yine en çekici olanlardır (mesela Havlicek vd., 2016). Bunun sebebi memelerin genetik sağlığın dürüst bir belirteci olmasıdır. Genetik sağlıktaki zayıflık kendini asimetrik, aşırı büyük veya aşırı küçük meme ya da popoyla gösterecektir, buna ilaveten ortalama boyutta fakat diri memeler optimal doğurganlığın işaretçisidirler (Havlicek vd., 2016). Ayrıca eğer dişi bu yüksek mutasyonu bünyesinde barındırıyorsa o halde beyin fonksiyonlarıyla bağdaşan yani -çok hafif bir şekilde olsa da- düşük zeka ve yüksek zihinsel istikrarsızlığı belirten mutant genlere sahip olma ihtimali daha yüksektir. Bununla birlikte, göğüslerin ve hatta daha çok kalçaların, kadın çekiciliğini değerlendirme aracı olarak yüzle karşılaştırıldığında önemsiz kaldığı vurgulanmalıdır (Furnham & Swami, 2007). Bunun sebebi tahminen yüze bakarak sağlık, doğurganlık ve hatta karakter hakkında bile çok fazla bilgi alınabilmesi, sonuç olarak da ilgimizi ona yönlendirmek üzere evrilmemizdir.
the voice in my head said
LOVE IS THE DISTANCE
BETWEEN YOU AND WHAT YOU LOVE
WHAT YOU LOVE IS YOUR FATE
(...)
WHETHER YOU LOVE WHAT YOU LOVE
OR LIVE IN DIVIDED CEASELESS
REVOLT AGAINST IT
WHAT YOU LOVE IS YOUR FATE
30 yıldır içerde var olan çatışmayı, askeri ve siyasal çabalarla sonuca vardıramamışken, ABD’nin Afganistan’ı, ardından Irak’ı işgali, Arap isyanları, Ukrayna’daki toplumsal yarılma ve Rusya ile AB’nin nüfuz mücadelesi, Suriye iç savaşı, IŞİD’in ortaya çıkışı gibi saymakla bitmeyecek kışkırtıcı etki arasında, Türkiye’nin güllük gülistanlık
Feridun Andaç’ın yeni kitabının alt başlığı yazınsal tanıklıklar / portreler / kimlikler. Aziz Nesin, Peride Celâl, Bilge Karasu, Melih cevdet Anday, Fazıl Hüsnü Dağlarca, İlhan Berk, Oktay Akbal, Hilmi Yavuz, Doğan Hızlan, Füsun Akatlı’nın da aralarında bulunduğu 40 isim. Vüs’at O. Bener, Leylâ Erbil, Attilâ İlhan gibi haklarında ne yazılsa
“… bombalar hiçbir zaman, kurbanlarını bizzat ve vekaleten, sonradan meşru misilleme ya da terörizme karşı mücadele olarak sunulması kolay olacak bir şekilde karşılık vermekten alıkoyacak kadar ‘akıllı’ olmayacaklar.”
Genç cumhuriyetin kuruluş yıllarında önümüze hedef olarak konulmuştu çağdaş uygarlık düzeyi. Çağdaş uygarlık açısından sonrası
Yazı neydi? Uygarlık tarihinde devletin, dolayısıyla bürokrasinin ortaya çıkışına eşlik eden bir icattı. İlk medeniyetlerin tapınaklarında üretim ve bölüşüm işlerini yöneten “din adamları” tarafından geliştirilmişti. Yaptıkları işin defterini tutmak, gerektiğinde hesap verebilmek için günübirlikliğe ve hafızanın zayıflığına meydan okumalarıydı.
“Kitapçıl”ın bu köşesine “Nautilus” adını verdik. İstanbul’da yaşayan dostların bazılarına bu isim hayli zamandır Kadıköy’de bir AVM’yi çağrıştırıyor belki ama, benim için öyle değil. Jules Verne’in ünlü eserinde Kaptan Nemo ve mürettebatının okyanusların derinliklerinde dolaşan gemisiyle yaptığı gibi, ben de bu köşede kitaplar, yazarlar,
“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz,” dense de yakından bakmak, ona sokulmak isteyen okur, İş Bankası Kültür Yayınları tarafından 2005’te basılmış Tarihçilerin Kutbu başlıklı nehir söyleşiyle yola koyulabilir kolaylıkla. Söyleşinin bir yerinde “aşk hakkında ne düşünüyorsunuz,” diye sorulduğunda cevabı:
“En yükseği insanda olmak üzere, bence