Görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişmeyeceğinden korkuyorum.
Beynin yapısı bu kadar değişkense nasıl bu kadar kararlı bir zihin oluşturabiliyor, bu kadar dinamik değişkenlik içerisinde nasıl aynı kişi olarak kalıyoruz?
Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şeyi idrak etmeyiz. Ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz. Böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.