Tess Gerritsen beni her zaman etkileyen bir yazar olmuştur. Ama Gerritsen’ın bu kitabının konu bakımından polisiye ile alakası yok. Konunun işlenişi ve anlatımı bakımından ise polisiye unsurlarının bolca kullanıldığını söyleyebilirim. Yazarın sadece polisiye türünde değil bilim kurguda da oldukça başarılı olması beni şaşırttığı kadar mutlu da etti.
.
Genel olarak ben kitabı çok beğendim ve sürekli bir sonraki sayfaya geçmek için sabırsızlandım. Bitirdiğimde ise ağzımdan çıkan iki kelime yine aynıydı; ‘vay be’. Eğer siz de güzel bir bilimkurgu okumak istiyorsanız gönül rahatlığı ile alıp okuyabilirsiniz.
Maalesef bu kitap hakkında iç açıcı şeyler söyleyemeyeceğim. Iyi hoş ilerliyor akıcı kitap fakat insan sonunda birşeylerin olmasını bekliyor. Kitabın sonu yazılmamış gibiydi sanki. Hikaye çok havada kalmış. Fena da ilerlemiyordu aslında sonu oturtulabilseymiş gayet güzel okunabilir bir kitap olurmuş. Serinin ikinci ve üçüncü kitabını da almıştım fakat okur muyum bilmiyorum.
Finallerin bitmesiyle elime aldığım ilk kitap Ayşe ERBULAK'ın Anne Bak Kim Geldi? si oldu. Yazarın okuduğum ilk kitabı. Açıkcası başlarken çok büyük bir beklentim yoktu, bir çırpıda okuyup bitirmek kitap açlığımı dindirmek niyetindeydim. Ama kitabı okudukça hiç de öyle sıradan bir kitap olmadığını gördüm. Baştan söyleyelim katil 60. sayfada belli. Ama bu kitapta merak ettiğiniz şey zaten katil değil olayın kendisi. Kitabın olay örgüsü o kadar güzel işlenmiş ki merakınızı tetikleyen çok fazla şey var ve kitap kendini sonuna kadar soluksuz okutuyor. Dili de gayet akıcı.
Ama bence kitabın sınıfta kaldığı yer gerçekçiliği olmuş. Çoğu yerde "-hadi canım o kadar kolay mı" dedim. Onun dışında bence kitabın hiçbir eksi yanı yok, gayet güzel on numara bir yerli polisiye. Ben çok beğendim. Konudan hiç bahsetmeyeceğim çünkü kitap zaten 140 sayfa ve büyük puntoyla basılmış. Polisiye seviyorsanız mutlaka alın, okuyun, okutun.
Bu kitaba methiyeler düzmeye nereden başlayacağımı bilmiyorum. Bitirdikten saatler sonra bile etkisinden çıkamadım. Sosyal medyada neden bu kadar çok övüldüğünü son sayfayı bitirdiğimde çok iyi anladım.
Günay abi sen ne yaptın ? Abi sende nasıl bir hayal gücü var ? Hadi diyelim hayal ettin. Nasıl bu kadar eksiksiz, bu kadar özgün bir şekilde
Kadın cinayetleri, intihar eden bir yazarın hayatını araştıran Misli Perin'i konu ediyor. Kitap günümüzde yaşanan, yaşanmakta olan toplum sorunlarına, cahilliğe dem vuruyor. Kitabı okurken gerçekle yüzleşiyorsunuz. Bunların gerçek hayatta yaşandığınü düşünmek gerçekten insana dokunuyor.
Bunlarin dişında kitap gayet akıcı ve kolay adapte olunuyor. Ilk sayfasından itibaren kitabı okumadım yaşadım resmen. Sonu biraz daha güzel ve açıklayıcı yazılabilirdi sanki ama yazarın ilk kitabı olduğunu düşünürsek gayet güzel.
Ben genel olarak kitabı beğendim. Yazarın diğer kitabını da okumak isterim. Eğer polisiye okumayı seviyorsunuz alın, okuyun, okutun.
Yıllar öncesinde okuduğum ilk polisiye Andrew Gross'un 15 Saniye'siydi.
O günden bu güne kadar arkadya yayınlarından çıkmış iyi kötü pek çok polisiye okudum. Kurban mı Cellat Mı kitabı da Arkadya yayınlarından çıkmış ve iyi diyebileceğim bir kitap. Bu kitap yıllar önce okumuş olduğum ve bana polisiyeyi sevdiren 15 Saniye'yi hatırlattı. Çünkü onun gibi sade dili var ve kitabı bitirip de bütün parçaları birleştirdiğinizde olayın aslında ne kadar basit olduğunu fakat ne kadar iyi işlendiğini anlıyorsunuz. Yazarın ilk kitabı ve 10 yaşındaki bir çocuğun ailesinin katledilmesi sonrasında başına gelenler oldukça akıcı bir dille anlatılıyor. Bölümlerin kısa olması da bu akıcılığı destekliyor. Bazı mantık hataları olsa da bir ilk kitaba göre oldukça iyi. Özetleyecek olursak kolay anlaşılır ve sade dile sahip akıcı bir polisiye okumak istiyorsaniz alıp okuyabilirsiniz.
Günahkar Rizzoli & Isles serisinin 3. Kitabı. Tipik bir Tess gerritsen kitabı. Olaylar yine mükemmel bir şekilde kurgulanmış. Biz acaba şöyle mi oldu böyle mi oldu derken Tess Gerritsen bambaşka birşey çıkartıyor karşımıza ve yine öyle kalakalıyoruz. Ayrıca bu kitapta diğer kitaplara göre Jane ve Maura'nın özel hayatlarına da daha fazla yer verilmiş.
.
Bendeki kaçıncı baskı bilmiyorum fakat çeviri hataları -özellikle kitabın başlarında- benim çok gözüme takıldı. Hatta birkaç cümle vardı ki defalarca okumama rağmen anlayamadım. Bu yüzden kitabın başlarında biraz zor adapte olduğumu söyleyebilirim. Neyse ki bu çeviri hataları hikayeden kopmanıza neden olmuyor.
.
Olaylar Manastırda Kendini tamamen dış ortamdan soyutlayan 2 rahibenin katledilmesi ile başlıyor. Fakat Maura Isles otopsi sırasında bu rahibelerden birinin katledilmeden hemen önce doğum yaptını tespit ediyor. Daha sonra bir ceset daha bulunuyor ve bunu bir dizi olaylar silsilesi bunu takip ediyor.
.
Ben kitabı çok beğendim. Hatta serinin 2. Kitabi olan Çırak'tan daha çok beğendiğimi gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Ee Tess Gerritsen boşuna Tess Gerritsen degil. Yine her zamanki gibi şaşırtmamış ve kaleminin gücünü göstermiş. Eğer okumayan varsa mutlaka alsın, okusun, okutsun.