Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Altay AZER

Altay AZER
@Altay_Azer
Gazeteci
Lisans
Anadolu
Türkistan, 17 Ekim
3 okur puanı
Haziran 2023 tarihinde katıldı
İnsan Zihninin Tanrı'ya Gidişi
İnsanoğlu varlığın tek düze olmadığını; gerçekliğin bize gözüktüğü kadarıyla tam yansımadığını, doğanın değişken görünüşünün arkasında nesnel olan, değişmez bir yönü bulunduğunu fark etmiştir.
Sayfa 16 - Diyanet İşleri Başkanlığı
Reklam
... bakalım Bilge Kağan ne demiş, önce onu dinleyelim.. Demiş ki, Türk Milleti! Sen açken tokluk nedir bilmezsin amma bir kere doydun mu da açlığı hiç düşünmezsin. İşte hesap bu hesap. Çağrı Beyle Tuğrul Bey buraya gelip yerleşince karabudun sandı ki herşey olup bitti. Daha da öteye gitmek yok.. Halbuki bizim yurt buralar değil!..
İrfan Yayınevi
Tarih Şuuru
Millet haline gelmemiş olan insan topluluğu fertlerin bebeklik haline benzer. Yaşamak kabiliyeti varsa, bir takım buhranlar geçirmekle beraber büyüyüp gelişecek, "millet" olacaktır. Bebekte bir hafıza ve şuur olmadığı gibi henüz millet haline gelmemiş olan toplulukta da bir tarih şuuru bulunmaz. Bir bebek, annesinden çalınabilir. Kendisine süt ve yiyecek verildikçe bunun bir ehemmiyeti yoktur. Henüz millet haline gelmemiş bir topluluğun başına da yabancı ve düşman bir kuvvet geçebilir. Eski hayatı devam edip yiyecek buldukça o topluluk için de bunun bir değeri ve manası olamaz.
Ötüken Yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendisini İlk Dinleyişim: Kıbrıs Hakkındaki Konferansı
Siyasî sınırlar, imkânlarla ideallerin bileşkesidir. Dün Hatay için meydana gelen, bugün Kıbrıs için söz konusudur. Türkiye Türkler'in devletidir, imkânları ölçüsünde her yerdeki Türk'ün haklarını korur.
Sayfa 29 - Ötüken Yayınları
- Rusya'dan hep iyi haberler geliyor... Harbden sonra nasıl bir işle meşgul olacaksın? Bunu hiç düşünmemiştim. Harb benim için, hiç bitmeyecek, tabii bir hal olmuştu adeta. Ben, ateş ve kan içinde doğmuş, ateş ve kan içinde yaşamıştım. Memleketimi, milletimin harbsiz, gözü yaşsız olarak kaç evladı gördü, kaç evladı görecek!
Sayfa 46 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bugün, geçmişi daima kızıl, geleceği daima kara gören hasta kafamda, içimin ateş ve titremesine yardıma gelecek, beni hummadan kurtarabilecek bir fikir, serinletici bir teselli kalmadı. Yalnız Allah'tan dilerim ki, mahkemeye sürüklenip götürülünceye kadar; bir duvar dibinde, düşman kurşunları göğsümü delik deşik edinceye kadar, milletime sevgim, imanım; düşmanlarıma karşı kin ve intikam duygularım sönmesin!
Sayfa 36 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Bir gün, kendimizi, büyük Türkistan ordusuna sahiden katılmış görecek miydik, bilmiyorduk, ama Türkistan'ın istiklâli, bu ümit veya hayal, kalblerimizi günden güne, saatten saate artan bir heyecanla çarptırmaya, iyilik ve fedakârlıkla doldurmaya yetiyordu. Her millet haklarını elde etmek için dövüşür; kan dökerek hakkını alırken, biz neden aynı yoldan yürümeyecektik!
Sayfa 14 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Hanefîliğin Türkler arasında yayılışı
Ayrıca ilmin, yaşı ve cinsiyeti ne olursa olsun herkesten öğrenilmesi ve herkese öğretilmesi önerilmekteydi. İlim öğrenme hakkının, karı koca hakkından öncelikli olduğu, kadının kocasından veya çocukların anne babasından izin almaksızın ilim öğrenmek için seyahat edebileceği fetvası verilmişti.
Sayfa 109Kitabı okudu
Hanefîliğin Türkler arasında yayılışı
Ebû Hanife henüz hayatta iken Belh, Merv, Semerkant, Tirmiz, Buhara, Cûzcân, Faryâb ve Tâlekan gibi Türk yerleşim merkezlerinin kadıları veya din bilginleri onun öğrencileri arasından görevlendiriliyordu.
Sayfa 104Kitabı okudu
Hz. Âdem ilk insan mı?
Bu konudaki yanılgıların bir sebebi Kur'an'da "Beni Âdem" tamlamasının kullanılmasıdır. Buradan Âdem'in insanlığın ilk babası olduğu sonucuna varılmıştır. Halbuki Kur'an'da yine aynı tabirle "Beni İsrâil" ifadesi de sıkça yer alır. Buna rağmen o kavim tamamen neseb itibariyle İsrail (Hz. Yakup)'un oğulları değildir. Arapça'da "Beni" tabiri onu takip eden, onun sünnetinde olan için kullanılır. Keza Kur'an'da müslümanlara hitaben Hz. İbrahim için "Babanız İbrahim" (Ebîkum İbrahim) tabiri kullanılmaktadır (Hac, 22/78). Buradan Hz. İbrahim'in bütün müslümanların biyolojik babası olduğu anlamı çıkarılmamaktadır. Baba tabiri de önder, lider vs. anlamındadır.
Sayfa 70 - Ötüken yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Millet Kavramı ve İslamiyet
İnsan doğduğu zaman, belli bir dilin konuşulduğu, belli bir aile ve belli bir kültürün içinde kendini bulur. Öyleyse millet fikri ve buna dayalı milliyet duygusu ve düşüncesi fıtrîdir. Yani doğuştan gelen bir fikirdir. Bazıları bu fikrin Fransız ihtilaliyle Batı'dan geldiğini iddia ederek bu tarife karşı çıkarlar. Halbuki Batı'dan gelen şey, milliyet fikrinin siyasî bir kimlik kazanmasıdır.
Sayfa 355 - Ötüken yayınlarıKitabı okudu
Kıyamet Alametleri Gerçek Mi?
Hz. Peygamber, bir Müslümanın kıyamet alâmetleriyle meşgul olmayı bırakıp kendi işine bakmasını istemiştir. Nitekim bir hadiste: "Kıyamet kopuyorken, birinizin elinde bir hurma fidanı da olsa, eğer kıyamet kopmadan dikebilirse onu diksin" buyurulmuştur. Dikilen bir fidanın meyve vermesi için, en az on onbeş sene beklemek gerekmektedir, halbuki o anda kıyamet kopmaktadır. Dolayısıyla, kıyamet koparken bile bir insanın kendi işine bakması gerekirken, alâmetleriyle meşgul olup, zaman kaybetmesinin bir anlamı var mıdır?
Sayfa 236Kitabı okudu
İman - Eğitim
Hissettim ki, eğitilmemiş insan "mübalâğa" vahşileşiyor ve ışığı sönmüş bir mum gibi zavallılaşıyor. İlkellik, vahşet, zavallılık, çaresizlik, bunlar aynı mahiyetin değişik görünümleri gibi; o kadar süratle birbirine dönüşüyorlar ki... Gerçi onlar da kendilerince inanmış insanlardı, ama, hangi yanından baktıysam bu kavgada güzel bir yan göremedim...
Seni kitap koklar gibi seviyorum, buna eminim. Çünkü ben seni bulmak için, çok sözler okudum, çok sahaflar gezdim...
İslamiyet'ten sonraki Türk destanı
Alınca Han'a kadar hepsi hak dinde idiler. Alınca Han zamanında oğlu, kızı veya bir kıymetlisi ölse onun heykelini yapıp saklardı. Ara sıra o heykeli öpüp sevip okşayark "bu, falanın heykelidir" derdi. Bu bebeğin önüne yemeğinin ilk lokmalarını koyarlardı. Yüzlerini gözlerini bebeğe sürüp önünde yere eğilirlerdi. İşte böylelikle haberleri olmaksızın puta tapar oldular.
Konuşmam yetmiyormuş gibi düşünmeye de başladım. En kötüsü de buydu. Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti ama, ben düşündüğümü söylemeye kalktım.
Reklam
Yol boyunca uzanan çalılığın arkasında gözden kayboluncaya kadar güzel kadının arkasından uzun uzun baktım. Gidiyordu. Ama yine içimdeydi. O eşsiz yüzünün anlatımı, asla silinmeyecek bir biçimde kazınmıştı.
Sayfa 90