Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep Mart

Zeynep Mart
@Ankabil
: Lâlezarî Mehmet Efendi, Ferîd-i Cihân Şükûfesi
TAKVIMÜ’L-KIBÂR MIN MI’YÂRI’L-EZHÂR
Bağçe-i Hâs şükûfecisi Tabîb Mehmed Aşkî Efendi tarafından yazılan eser altmış yapraktır. Tabîb Mehmed Aşkî Efendi, çiçeğe, özellikle lâleye büyük merakı olan Sultan III. Selim döneminde yaşamış ve ömrünü çiçekleri incelemeye vakfetmiştir. 1730 yılına kadar yetiştirilen lâleleri üç devreye ayırarak ele alır. Yazar, İstanbul’da lâlenin sevilip yayılmasına Ebussuûd Efendi’nin öncülük ettiğini yazmaktadır. Kaynaklar, Kanunî Sultan Süleyman’ın bu ünlü şeyhülislamının bahçeciliğe son derece meraklı ve güzelliği dillere destan bir bahçe sahibi olduğundan söz ederek Nur-ı Adn isimli lâlenin sahibi olduğunu kaydeder. Bu risalede verilen bilgiye göre, Ebussuûd Efendi’ye Anadolu’da Bolu sahralarında yetişen lâlelerden beyaz bir lâle hediye edilmiş, o da bunu kendi bahçesinde yetiştirmiş ve İstanbul’un ileri gelenleri de ondan öğrenip yetiştirmişlerdir. Görsel: ↓
Reklam
LÂLEZÂRÎ MEHMED EFENDİ ŞÜKÛFENÂMESİ
1727-28 tarihli eserin yazarı Lâlezârî Mehmed Efendi, Sultan III. Ahmed ve damadı Nevşehirli İbrahim Paşa devrinde ser-şükûfeci, yani baş çiçekçiydi. Kitap, lâlenin özelliklerinden ve yetiştirilmesinden söz etmektedir. Görseller: 1. Mûlûkî 2. Yâkûti 3. Cüce Moru ↓
Kâtmer Şakâyık, Abdullah Efendi Şükûfenâmesi
Nergis Cezayir’den gelmiştir ve bunu Ahmed Çelebi adında birisi ekmiş, çiçek yetiştiğinde açan sarı nergisten Üsküdarlı Mahmud Efendi’ye (Aziz Mahmud Hüdâî) götürmüştür. Aziz Mahmud Hüdâî de kendisinden bu işe, yani çiçek yetiştirmeye devam etmesini istemiştir. Ahmed Çelebi’den sonra bu çiçeği ekip yetiştirenler; Molla Çelebizâde, Salih Efendi, Ulvan Kapudanzâde, Bey Dede Efendi, Çelebi Cüce, Çorbacı Ağa, Hekimbaşı, Hasan Kapudanzâde, Sarı Abdullah Efendi, Hattat Mahmud Çelebi, Mehmed Efendi’dir. Eser onüç bölümden oluşmuştur. . Görseli için:
Millet Kütüphanesi, Ali Emirî, Tabiiye kısmı no: 169, 170.Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Âlem-ârâ Şükûfenâmesi, Çorbacı Nergisi
Beyt Hâtırın levhinde nakş et resmini Âlem-ârâdır unutma ismini Berkleri ensiz, uçları sivri, kenarları câbecâ iç yüzüne bükülür ve ba'zı önüne eğilir, yine uçları ardına kaçar, nîm yay döner, meydânları düz, kadehleri vasat tûlü, eninden ziyâdece, dibi ağzı bir, kenârları düz, bedenleri tereklü, içlerinde üçer dâne alçak ve yine üçer dâne anlardan alçakça habbeleri var. Ortalarında birer dâne alçak dalları var. Kâmilü'l levn bir tuhfe sarıdır. Tophâneli Hattât Mahmûd Çelebi'de zuhûr eylemiştir. . Görseli için:
Müneccimbaşı Süleymanisi, 4077, 8b-9a, NuruosmaniyeKitabı okudu
Süleyman Peygamber, Saba Kraliçesi, Ofir,
Kutsal Kitap bize Saba Kraliçesi'nin Süleyman Peygamberin bilgeliğinin ününden ve sarayının ihtişamından etkilenerek onunla tanışmaya geldiğini anlatır. Ve bu ziyaretten esinlenen sayısız başyapıt arasında Piero della Francesca'nın Arezzo'daki freski ünlüdür. Süleyman'ın nerede kaldığını biliyoruz: Kudüs'te. Peki Kraliçe nereden geliyordu? Burada efsane tarihe üstün gelir; tarihe gelince, elimizdeki en eksiksiz belge, Eski Ahit'in Krallar Kitabı'dır. Daha sonraları Arapların kraliçeyi Melike Belkıs olarak bildiklerini, Etiyopyalıların da Makeda olarak adlandırdıklarını öğreniyoruz. Öykünün bir İran çeşitlemesi var keza Kur'an'da da Saba Kraliçesi'nden söz ediliyor.
Sayfa 45 - Doğan KitapKitabı okudu
37 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.