Britanyalıların antik Demir çağını deneyimsel arkeoloji yöntemiyle incelemek için bir kamp düzenleyen bir profesör ve bu kampa gönüllü katılan arkeolojiye merak sarmış bir baba ve ailesinden oluşan 7 kişilik bir grup var ve döneminde koşullarıyla yaşayacakları bir kamp düzenlerler. Kampta sadece demir çağının imkanları kullanılarak dönemi ve o dönemdeki kurban törenlerini anlamaya çalışıyorlar. Başta masum bir şekilde başlayan süreç ilerleyen zamanlarda acımasız ritüelleri canlandırmaya kadar gider. 17 yaşındaki Slyvie ve baba karakteri üzerinden aile içi çatışmaları, şiddeti ve psikolojik baskıyı kurgu içerisinde çok güzel hissettirmiş yazar.
Benim kitaptan beklentim okuduklarımdan çok farklıydı. Daha çok arkeoloji ve demir çağındaki yaşam hakkında ipuçları bulacağımız ilkel tarih ağırlıklı bir konu bekliyordum ancak daha farklı bir olay örgüsü vardı. Anlatımı sade kolay okunabilir bir kitaptı ama okunmasa da çok bir şey kaybetmezsiniz. :)
Ayşenur kızı Işık ile olan ilişkisinde kendini tanımaya başlar.Yaşadığı zorlukları kendi çocukluğunda ebeveynleri ile olan ilişkisindeki kopuklukları ve yanlışları farkedeceği bir yolculuğa çıkar. Geçmişiyle yüzleşip geçmişten anlam çıkararak aynı hataları kendi bebeğinde yaptığını farkeder ve bu farkındalıkla değiştirdiği yaklaşımla birlikte çocuğunun da daha huzurlu ve sağlıklı bir şekilde büyümeye başladığını görür.Anne baba olmanın, güvenli bağlanmanın öneminin işlendiği tatlı bir hikaye.