Dizlerinin üstünde başımı koyacak yerim hâlâ var mı anne
Bir solukluk düş kursam yeter orada
Beşikten çoktan vazgeçtim, eteğinde oturmak mümkün mü şimdi
Saçlarım dikken diken senin elinden ayrılalı
Dalıp gittiğin boşlukta ne var bulabildin mi anne
Şimdi ben de aynı boşluğa dalıp dalıp gidiyorum
Bir çıkar yolu var mı anne yoksa kaybolmaya meyilli bu aklım
Hâlâ ekmek kokar mısın eskisi gibi, ben hangi ekmeğe dokunsam sen kokuyor
Büyüdüm ben anne, ne mel’em bir şeymiş bu büyümek
Büyüdükçe kendime sığamıyorum, yurdumdan taşıyorum
Kuşlar yuva yaptıkça saçlarım azalıyor
Ama olsun kuşlar üşümesin bana yeter
Büyüdüm ben anne hem de çok
Baba oldum, şimdi kızımla sohbet ediyoruz
Onunla çocuk oluyorum, yine ve yeniden
Seni anlatıyorum ona, gözlerim yan çiziyor hemen sulanıveriyorlar
Yutkununca geçiyormuş gibi yapıyorlar
Gittikçe büyüyorum anne, yokuşları çıkmakta zorlanıyor dizlerim
Nefes alıp vermek de zahmetli olmuş
Büyüdükçe sana yaklaşıyorum anne, oturduğun taşın üstünde bekle beni
Beklemek doğum sancısı gibidir derler sen daha iyi bilirsin
Ama fazla bekletme seni kuşluk vaktine kalmaz yetişirim sana.