Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serhat Çetinkaya

Serhat Çetinkaya
@Asilyasayan
Sabitlenmiş gönderi
Benim adım kinyas
Benim adım Kinyas. Gün ağrıyor. Başım ağrıyor. İsmimi kendime ben verdim. Bitmeyen bir öfke ve bitmeyen bir mutsuzluğun ifadesi. Bütün insanlara kızgınım. Yaşadıkları için. Hayattan midem bulanıyor… Ateşle oynarım. Yeterince benzin ve karşımda oturan adamın ceketinin iç cebindeki çakmakla dünyayı yakabilirim. Benim adım Neron. Geceleri, çaldığım
Reklam
Serhat Çetinkaya

Serhat Çetinkaya

, 2024 okuma hedefini güncelledi.
Ars longa vita brevis
2024 OKUMA HEDEFİ
11/200 kitap - %6 tamamlandı
11 kitap okudu
200 kitap
1.774 sayfa
1 inceleme
45 alıntı
Her gün 1 kitap okumalı.
80 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Lavinia
LaviniaÖzdemir Asaf
8.6/10 · 23,3bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Serhat Çetinkaya

Serhat Çetinkaya

, bir kitabı okumaya başladı
Maymunlar Gezegeni
Maymunlar GezegeniPierre Boulle
9/10 · 5,3bin okunma
Reklam
İnsanlar…” dedim fısıldayarak. “Taşırlar insanları. Kundaktayken, tabuttayken. Hep taşıyacak birileri olur. Bazıları dostluktan, bazıları cepteki paradan, bazıları da içinde bulundukları sistem bir gün onlara da taşınma sırasının geleceğini söylediği için, taşırlar insanı…”
Beklemek
Ve beklemeye başladım. Yıllardır yaptığım tek iş zaman öldürmek. Dişçinin bekleme odasındaki dergileri okumaktan farkı yok aslında yolculuklarımın, hayallerimin, cinayetlerimin. Her saniye lehime işliyor. İşte tek işbirlikçim! Zaman. Onun dışında kimse yardım etmiyor bana. Dünya durursa ölürüm! “Bir gün o kadar sıkılıyordum ki bir köpek düzdüm” diyen eski bir dostum gibi, oynadığım oyun zamanla. Bir insanın beklerken yapabileceklerinin sınırı yoktur. Bazıları devlet başkanı, bazıları sihirbaz, bazıları da deli olur sıkıntıdan. Bense en üstün yaratık olduğumu kanıtlamak için kendime, hiçbir şey yapmadan bekliyorum.
Ben hiçbir şey yapmıyordum. Hiçbir şey yapmayan adam bendim. Herkesin koştuğu saatlerde ben saniyeleri sayıyordum. Ne yaparsam yapayım, hiçbir işe yaramayacaktı çünkü.
“Yarar yok bu dünyada! Ölüm varsa yarar yok! Ölüm bütün sihri bozar. Kurtardığın hayatlar da ölür. Aldığın Nobeller de paslanır. Doğduğun evler de yıkılır. Bin yıl yaşa, görürsün!” dedim kendime…
Kayra, bir gün bana “Mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun” demişti. “Ve en büyük acının kendininkinin olduğunu düşünüyorsun. Dünyadan haber olmayan bütün geri zekâlılar gibi. Ölmesine çeyrek kalmış, herkesi yaşadığına pişman etmeye çalışan, sağlıklı oldukları için suçluluk duymalarını isteyen hastalıklı, yaşlı bir kadın gibisin.”
Reklam
Hiç uykum yok..
Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tanrı’nın yüzü. Bilmiyorum… Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! Ancak hayattayım
Evet. Belki de varlıklarından şüphe ettiğim bütün duygular içimde ama onları uyandıracak olanlar ortada yok. Belki ben de normal bir insanım ama ilgilendiklerim ne bu dünya üzerinde, ne de bu yüzyılda. Beni korkutabilecek kadar korkunç bir insan yok, bir olay yok. Ama elinde anahtarı tutan, bütün yanıtları bilenden korkardım… Ben Eflâ’yı çok severdim. Eğer insan olsaydım.
Tanıdım kadınları. Biliyorum nasıl yaşadıklarını. Neler içip neler yediklerini. Rimelli gözleriyle süzdükleri hayatı nasıl elekten geçirip yaşadıklarını da biliyorum… Ama yetmedi. Hiçbiri yetmedi. Ne onların birer melek olması, ne de ancak ağaçların kabuğuna kazındığı takdirde kalbi andıracak bir organa sahip olmam işe yaradı. Kadınlar bana fazla geldi…
Eskiden Rimbaud okurdum. Şiirleri nefes almamı kolaylaştırırdı. Şimdiyse sınav kâğıdını doldurmuş ve zilin çalmasını bekleyen bir öğrenci gibiyim. Ve o öğrenci gereksiz, nedensiz ne kadar hareket yapıyorsa dakikaların üstünden atlayabilmek için, ben de en az o kadar nedensiz davranıyor ve bekliyorum. Zilin çalmasını. Gömülmeyi. Parçalanmayı…
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.