Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aynur yildiz

Can sıkıntısı duymadığını, yalnızca bezgince pes ettiğini fark edince şaşırdı. Belki de büyüyordu, kırmızı bayrak sallayan herkese boynuzlarını doğrultan bir budala olmaktan çıkıyordu artık
Reklam
Akıl seni manalar âlemine götürdü mü, Hızır sana âb-ı hayat sunar. Merhaba ey uçmaya yeltenen şahin! Serkeşlik edip uçmuş ancak baş aşağıya düşük bir halde geri gelmişsin. Madem tepe aşağı kalakaldın, serkeşliği bırak da yücelik taslama. Kanlara gark olmuşsan, baş kaldırmaktan vazgeç. Murdar dünyaya bağlanmışsın, bu sebepten ahiretten ayrılmışsın. Dünyadan da geç, ahiretten de... Artık başından kavuğunu çıkar da bir düşün! İki âlemden de geçtin mi, yerin Zülkarneyn'in tahtı olur.
Doğru düşünmek, Doğru anlamak ve Doğru yasamak; toprağa yediveren güller ekmek gibidir. Yeter ki tohum toprağa düşsün, devamını Allah getirecektir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Razı olup rıza gostermediklerimin arkasında besmeleyle pişmeye aşın, sevgiyle yaslanmayan başın, şükürle bitmeyen işin etkisi varmış, bilemedim.
Namazıma bakmadım yıllardır. Yatıp kalkarak dua okumayı namaz kılmak sandım. Ruhu olmayan namazın beni düzeltmeye- ceğini, bilemedim. Tespih çekme çokluğu ile avuttuğum gönlüm, onu hayatıma geçirecek bir etki oluşturamadığım ve anlamından bihaber olduğum bu çabamdan etkilenmedi. Ne dediğimi ve ha- reketlerimin bana ne dediğini düşünmedim. Düşünmediğim an- lamlar içime işlemedi. Yüzeysel kaldı yaptıklarım ve ben derinle- re inemedim. Düşünmenin, tefekkürün sadece büyük zatlara ait bir yetenek olduğunu sandım. Allah'ımızın her birimizin gönlüne kendisini nakşettiğini ve derinleşmemizi istediğini, bilemedim. Dualarımla sığındım Rabbime bu yaşa kadar.
Reklam
Allah’ın sınırları, helal ve haramları, kadına da erkeğe de aynı....
Yanında bulunanlar depresyona girmeye başlayınca, kargala- rın bile güleceği bir iddia atarlar ortaya. "Müslüman depresyona girmez. Senin imanın zayıf." HAYIR! O cümlenin doğrusu şudur: "Müslüman depresyona sokmaz."
"Mutlu olmak çok önemli, bunun için çok şey gerekmiyor. Nefes aldığın için, hayatta olduğun için, insan olduğun için, dü- şünüp konuşabildiğin için mutlu ol yavrum." derdi. Yokluğu da yaşadık ailece fakat mutluluk ateşi hep içimizde yandı ve mutsuz- luk soğuğu bize yanaşamadı.
Zihinlerinden ve parmaklarının arasından insan olabilme yada kalabilme endişesi kayıp gitmişti..
"Bizler vicdan sahibi insanlarız. Bizim yüksek bir makama vereceğimiz bir hesap var, dolayısı ile vicdan seviyemizin de yaptığımız işlerde yüksek olması gerekiyor."
Reklam
MÜMİN İHLASLIDIR أخْلِصْ دِينَكَ يَكْفِيكَ الْعَمَلُ الْقَلِيلُ "Dininde ihlaslı ol. İhlas ile yapılan az amel bile sana yeter."
Süfyân-ı Sevrî hazretleri de zühdü ve zâhidi şöyle tarif eder: "Zühd, yamalı elbise giymek, arpa ekmeği yemek değil, dünyanın faydasız şeylerine gönül bağlamamak ve uzun emel sahibi olmamak- tır." 59 Yanındakiler kendisine, "Kişi hem zengin hem zâhid olabilir mi?" diye sorduklarında ise şöyle cevap vermiştir: "Evet, zâhid olabilir. Yeter ki herhangi bir bela- ya maruz kaldığında sabredebilsin, bir nimete nail olduğunda da şükredebilsin." 60 İşte böyle bir zühd, dünyada kalp ve beden rahatını, ahirette ise saadet ve nimetlere kavuşmayı temin eder. Bir hadiste zü- hdün fazileti ve faydası şöyle ifade edilmiştir: "Zühd, kalbe ve bedene rahatlık verir, dünyaya rağbet ise düşünce ve hüzün verir. "61
Suçlunun kim olduğunu bulmak genellikle işin kolay kısmıdır. Suçlu en bariz şüphelidir. Koca. En yakın arkadaş. Sabıkalı adam. Asla uşak değildir ama. Mesele o değil: mesele aklının ve ruhunun çoktandır söylediği şeyi kamtlayabil-mektir.”
Bir ay kadar önce, bu sergi vitrininde bir fotoğraf makinesi görmüştüm; aşınmış, pas rengi deri kılıfının içindeydi. Birkaç günde bir dükkânın önüne gidiyor, gözlerimi kameraya dikip kendimi Hindistan'da hayal ediyordum; deri kılıfın kayışını omzuma takmışım, National Geographic'te gördüğüm çeltik tarlalarının, çay bahçelerinin fotoğraflarını çekiyorum. Inka Yolu'nu çekecektim. Deve sırtında, toza batmış, eski bir kamyonda, bazen de yaya olarak, sıcağa meydan okuyacak, öylece durup Sfenks'i ve piramitleri seyredecek, onların da resmini çekecek, fotoğraflarımı parlak sayfalı dergilerde görecektim. Beni o sabah Bay Roussos'un vitrinine çeken de buydu gerçi o gün dükkân kapalıydı, ama dışarıda durdum, alnımı cama yapıstırıp hayal kurmaya koyuldum.
Dillerde isyanların tükenmeyen muhatabıydı "Kader"... İstediğin hatayı işleyeceksin. Neticesi "Kader"di ne de olsa... İsyanla, günahla yaşamanın, zinayla, kumarla, içkiyle yıkılmış bütün hayatların sebebi, sorumlusu, Kader olacaktı sonunda.... Ya hatalar? Onların getirdiği akıbetlere katlanmak!.. Sonuçları yaşadığının farkında olmamak!..
600 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.