Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Aslı sar
Aslı sar
@Aslifesa
28 Mayıs
63 okur puanı
Ocak 2024 tarihinde katıldı
Yavaş akan spor konulu,iç seslerin bol olduğu keyifli bir kitaptı. Giriş kısmı çok zor gibiydi ama okuması yine de kolaydı.
İki tarafında geçerli nedenleri yüzünden partner olmak zorunda kalan çiftimizin çalışmaları ve birbirlerine yaklaşmalarıyla geçiyor tüm süreç. Yavaş akışta olan kitapları severim, bu kitap yavaşın da yavaşıydı yalnız yine de sıkmadı. Başladım bitti. Diğer okuduğum spor konulu kitaplardan daha farklıydı. O acıları hissetim baya, süreçin tüm fiziksel psikolojik sancılarını güzel yansıttığını düşünüyorum. Kitabın artısı buydu.
Puan kırdığım yerler, finalin zayıf olması ve çalışmaları provaları o kadar detaylı anlatırken çıktıkları gösterinin geçiştirilmesi. Şampiyonluk dahi okuyamadık ki bütün bu emek bunun için değil miydi?
Yazarda iki kitap daha okudum, okumaya da devam ederim. Tavsiye edilir.
Okur Takip Önerileri
Yazarın başka bir kitabını okuyamamıştım içine girememiştim ama bunu merak ettiğim için bitirdim.
Konusu itibariyle keyifle okunabilecekken yazarı tercih ettiği anlatım yolunu oldukça basit ve sıkıcı olarak gördüm. Yavaş akan kitapları severim ama önemli olaylarda bu yavaşlık hiç yoktu. Esas önemli olayların oldu bittiye gittiğini düşünüyorum. 550 küsür sayfa olmasına rağmen yorucu bir kitap değildi aslında ama karakterleri de öyle bayıla bayıla okumadığım için bitsin artık dediğim zamanlarda oldu. Sonsöz kısmı da öyle ortaya gibi olmuş. Sevmedim.
Kitabı çok övemeyeceğim ama Kitabın çevirmenini övmek istiyorum. Popüler kültüre ait kavramları çok güzel yakalayıp dip notlarda sunmuş. En keyif aldığım şeylerden biri kitap okurken o dipnotları okumak. Bayıldım.
Kitabın finalinde diğer iki kitap hakkında bilgi veriyor ama ilgi çekici gelmedi bana, bu kitaptaki erkek karakterin kardeşi ile eski sevgilisi arasındaki bir kitap diğeri de yine kitapta geçen aralarında 20 senelik bir anlaşmazlık olan bir çift. Okur muyum emin değilim.
Bu kitabı okumayı bir kaç sefer erteledim. İçinde büyük toz dram içerdiğini kısmen biliyordum. Karanlık bir atmosferi yoktu ama kitabın ortalarında o dramın kokusunu alıyorsunuz.
Kadın karakter iç sesiyle okuyoruz kitabı. Sadece onun bildikleri gördüklerine dayalı. Babasıyla yıllardır görüşmeyen kadın, babasının hastalığını öğrenince Alaska’ya gidiyor. Zamanında annesinin yaşayamayıp terk ettiği topraklara. Burada bir dip not da ekleyeyim anneyi sevmedim, Simon’u da abarttı buldum. (Yok artık )bir de zman zaman duyguyu veren kısımlar vardı ama esas olaylar hızlı gelişti gibi düşünüyorum. O son sahne de çok tatmin etmedi. Gerçi devam kitabı varmış, meraktan okurum ama beklemediğimiz bir şey içinde olur mu emin değilim. Anne babasının hikayesini baştan yaşayıp aynı sonuca mı ulaşacak yoksa bambaşka bir sonuca mı ulaşacak tarzı bir kitap gibi geldi bana.
Slowburn tarzı bir kitap olayların hızlı gelişmesini sevenlerin çok da keyif alacağı bir kitap değil yine de iki ki okumuşum.
Bu kitap, Rizolli and Isles serisine 13 . Kitap olarak eklenmiş. Sayfa sayısı az bir ve diğerlerine nazaran katili daha hızlı bulduğum bir kitap oldu.
Rizollinin annesi Angelia mahallesindeki tuhaf olayları soruşturan merakla takip eden bir kadın. Kızı arayıp tuhaf gördüğü şeyleri söylüyor ve kendi araştırmalarını yapıyor. Diğer kitaplardan daha çok Angelia’yı bu kitapta görüyoruz. Çok meraklı ve herşeye dahil olmayan çalışan oldukça meraklı biri.
Amy karakterine odaklanıyor hikaye. Ona bir araba çarpıyor ve onu takip eden olaylar. Sonundaki Amy’nin manipülasyona uğraşmış halini okumak kitabın tek ters köşesiydi. Hızlı bitirilecek bir kitap ama çok keyif aldığımı söyleyemem. Favorilerilerimden birisi olmayacak.
Yazar olan Hakan ile onun kitabını basmak için onu ikna etmek isteyen Vera’nın hikayesi ile başlıyor kitap. Ama öyle basma kalıp bir anlatım değil, hatta bu başlangıç hikaye ilerledikçe anlamsız kalıyor.
Karakterin kendi içlerinde yaşadıkları, geçmişleri onları bugünlerinde bir araya getirip yakınlaştırıyor. Hikayeye eşlik eden karakterler de hikayenin bütüne uygun naiflikte insanlar olmalarıyla dikkat çekiyor. Onları okurken de hikayeden kopmuyorsunuz. Bölümler arası geçişleri sevdim.
Zor ve huysuz bir adam olarak görünen Hakan’ın da sağduyulu ve naif taraflarını da görmek hoşuma gitti. Vera’nın olaylara bakış açısı ve olayları ele alış şekli de hayranlık uyandırıcıydı.
Hikayenin başlamasından sonuna kadar keyifle okunacak iki karakter okudum. Diyalogları, olayların gelişimi oldukça iyiydi. Abartısız sıcak ve yalın bir anlatımı vardı.
Serinin 12.kitabı. Diğer kitaplardan daha farklı bir sonu var öncelikle onu belirtmek istiyorum çünkü finali beni baya sarstı. Ürpertici bir finaldi. Etkisindeyim hala.
Kitap bir kızın cinayetiyle başlıyor. Gözleri oyulmuş ama neden öldüğünü belirlemekte zorlanıyorlar. Sonra ikinci bir ölüm geliyor. Ama bir bağlantı görünmüyor tek bağlantısı bunun da ölüm nedeni belli olmuyor. Arada bağlantı kurmaya çalışırken iki kişinin çocuklukta aynı okula giden kişiler olduğu ve çok büyük skandal bir dava da tanıklık ettikleri ortaya çıkıyor. Esas heyecan da bu noktada başlıyor.
Holly baştan beri hikayede. Her şeyi anlatıyor kurban mı yoksa herşeyin altındaki isim o mu okurken baya düşündürdü. Çok sürükleyici bir anlatım akışı vardı ve gerçekte ne olduğu inanılmaz merak ettim.
Bu cinayet soruşturmaları devam ederken, Rizolli’nin annesiyle babasının tekrar bir araya geldiğini de okuyoruz. O kısımlarda kadına çok üzüldüm ama sonunda gücü kendinde bulup kocasını terk etmesi harikaydı. İsles ve Daniel de bu kitapta uzun bir ayrılıktan sonra tekrar bir araya geliyor. Onların hikayesinden de bir şeyler öğreniyoruz.
Not:
Final kısmı çok başkaydı. İlk kez bir suçlunun cezasını çekmediğini gördüm seri boyunca. Beni sarsan olay buydu.
Seride okumak için bir kitap önersem sanırım bu olacak. Bir kaç tane favorim vardı ama ‘işte bu’ dediğim yazarın bu kitabı oldu.
Altı yıl önceki olay ile günümüzdeki olaylarları beraber okuyoruz. Afrika’daki bölüm özellikle çok heyecanla ilerliyor. Merak uyandırıcı olduğu için elimden bırakamadım. Johnny karakteri beni çok düşündürdü. Kim katil diye tahmin etmekte zorlandım. Bir de yazarın ters köşelerini bildiğim için temkinli okudum. Kısmen şüphelendiğim isim doğru ama o doğru kişi çıkmayınca yine bir ters köşe görmüş oldum. :) günümüzdeki olayların birbirine bağlanması oldukça zordu ancak bunu ilk fark eden ve üzerinde duran Isles oldu.
Rizolli bu kitapta aile dramalarıyla da uğraştı. Babasının tekrar eve dönüşü ve annesinin mutsuzluğunu bana da hissettirdi. O hikayenin devamı bir sonraki kitap öğreneceğim artık. Bir gün görmek istediğim Masa Dağına gitmesi ve olayı o dağın görseliyle çözmesi de güzel bir ayrıntı oldu benim için
Sonu gerçekten güzeldi. Merak ettiğim çok şey kaldı soru işareti olarak aklımda. Mesela katil neden o cinayetleri işledi. O son öldürdüğü bakıcı kadını neden öldürdü gibi? Bu soruların yanıtlarını polis soruşturma sırasında kendi tahminleri olarak veriyor yazar ama yine de son yüzleşme sahnesi bekledim ben sanırım. Genel olarak çok beğendiğim içinde puan kırmadım.
