Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Umut Fırat
Umut Fırat
@AsparMordem
Ege Üniversitesi
Kaybolmuş dilde isyan çığlığıydı.
Tek istediğiyse yok olmakta olan Halkına değer katmaktı.
Mamosteyé Zanînén Cıvaki
İzmir
Varto
470 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Uzun zaman sonra bir kitaba inceleme yapma isteği geldi. Deneyelim:)
Öncelikle kitap adıyla ilgi çekiyor. Adı yaratıcı olmuş. Anlatım ve sadelik bu yaratıcılığı daha da ileriye taşımış. Konu ve içerik olarak ise 1990'ların Kürt coğrafyasını ve orda başlayan olayların ülke genelinde nasıl vücut bulduğunu anlatıyor. 995 Diyarbakır ve Alanya
21.Yüzyılın Dımdım Kalesinden Direniş Manifestosu.
Herkese sevgiler ve saygılar.
Sara Aktaş'ı çeşitli medya kanalları ve gazetelerden takip ederdim, kitabını görünce alıp okuyayım dedim. Ve bu muhteşem ötesi kitaba erişmiş oldum. Okuduklarımın ağırlığı sanırım hep üstümde olacak.
Kitap: Babası Hizbullah (günümüzdeki HÜDA-PAR) tarafından katledilen ve annesi sakat bırakılan Abla ve erkek
Selahattin Demirtaş Edirne'den bize seslendiği 5.kitap olan; DAD Kürtçede Adalet demektir. Adalet talebini her zaman her şekilde dile getirmiş ve şartlarından dolayı kitap yazarak daha görünür hale geliyor. 9 farklı öyküden oluşuyor bu kitap. Her biri mizah yönü ve toplumsal değerlerle birlikte güncel sorunları da ele alıyor. Jina Amini
Okur Takip Önerileri
Öncelikle merhabalar. Bayadır inceleme yapmıyor ve uygulamayı kullanmıyordum. Görüyorum ki her güncelleme uygumaylayı kötüye götürüyor.
Metin Aktaş'ın daha önce Ezda, Nişancı, Burseya Dağı ve son olarak Sessizlik Kulesini okudum. Her kitap yöntem olarak birbirini takip ettiği için tekrara girdiğini düşünüyorum. Hep bir çocuk üzerinden tarihi
Şiir kitabı alıp okumuşluğum azdır. Genelde şiirleri dinler ya da aklıma gelen şiirleri internetten okurum ama Yazılarını farklı sitelerde okuduğum Arkadaşın şiir kitabı olduğunu görünce okumak geldi içimden. İyi ki de okumuşum. Devrik cümleler ve serbest ölçüde yazıldığı için alıntı yapmak konusunda zorlandım yoksa her sayfada alıntı çıkardı.
Daha ilk sayfadan: "Sen sus bize bundan sonrasını dövüşenler anlatsın" cümlesi bana yerimi çok iyi hatırlattı:)
Şiirleri okurken sanki Doğayla sohbet ediyor karşılıklı sevgi gösterisindeymişiz gibi hissettim. Bu kadar Ekolojik, Pastoral şiirleri anca Antik Yunan'da ya da şehirleşmemiş halklarda bulabiliriz. Doğayla her şeyi bağlantılı hale getirip şiire dökmek yürek işidir...
Karadağ Şehitlerine yazılan şiiri okurken resmen o savaşın içinde hissettim ve betimlemeler öyle canlıydı ki o bölgeye gitsem kaybolcağımı düşünmüyorum. Ve şehadete ulaşanları tanıyormuş gibi hareket edebilirim o kadar içten ve yakınımızda...
Ferman şiiri resmen bir tarih.. direniş ve özgürlük tarihi gibiydi.
İki Kurmanci şiir vardı tam anlayamadım ama muhteşem merak ettim:)
Eğer ki konuşmadan, okuyarak sohbet etmek istiyorsanız bu kitabı tavsiye ederim.
Böğürtlen Zamanı 1-2'yi bundan tam 7 yıl önce okumuş, daha sonra ise filminin çıktığını duyunca da heyecandan duramamıştım. Flimi izlerken çok etkilenmiştim. Geçtiğimiz günlerde Murat Türk yeni bir kitap çıkartmış diye duyunca kesinlikle 3. Kitap olmalı dedim kendi kendime... Ki yazar öyle değil diyor ama ben ikna olmadım kesinlikle Böğürtlen
Kısa ve özet bir şekilde incelemek istiyorum. Yazar yer yer Türk İslam sentezinin getirdiği ve oryantelist bakışın etkileri ile ele almış bazı konuları misal Cem Vakfı ve Pir Sultan Abdal gibi iki derneği baz almış. Yer yer Kürt Alevi örgütlülüğüne de değinse de yetersizdir. Çok es geçmiş. Zülfikar dergisinden bahsetmesi biraz beni mutlu etti. Alevi Hareketinin tüm katliamları anması ve Dersim Katliamı üzerine bir şey dememesi resmen Turnusol Kağıdı işlevi görüyor. Örtük Politikleşme kavramını çok sevdim, bana kesin lazım olur:))
Aleviliği Cemevleri ve Laik eğitim gibi iki kıskaca alıp sokaktan uzak tutmaya çalışanlara karşı eleştirel bir yaklaşımda var bu iyi ama daha çok liberal kalmış yazar. Alevilerin Ulusal, Sınıfsal, Kadın ve Ekolojik sorunları var bunlara da söz söylemeliyiz.
Çok zor zamanlardan geçip bugünlere geldik... Değerini bilmek ve savunmak gerekir. Bu kitapta bu hafızayı da gördüm. Canlı tutmamız gereken bir hafıza... 1999'a kadar Alevi adı altında örgütlenmek, faaliyet yürütmek suç! Siz düşünün ki ne şartlardan buralara geldik.
Dili oldukça akademik ve akıcı.
6 başlık var. Bunlar: giriş,Aleviliğin Örtük Politikleşmesi, Bir kimlik siyaseti olarak Alevi hareketi, Yapısal bir unsuru Katliamlar, Alevi Dernekler Siyasetenin çatışmalı sahası, Barış partisi. Her başlık gerçekten de önemli daha da geliştirmek ve görünür kılmak bizlere düşüyor.
Bizim Yolumuz dikenlidir, Ayağını seven gelmesin...
Daha önce sosyal medyada takip ettiğim Sedat Ulugana'nın yeni kitap çıkaracağını duyunca sabırsızlıkla beklemeye koyuldum. Adı ve içeriği açıklanınca oldukça ilgimi çekmişti. "Efendi'nin Suçunu Üstlenmek"... Sömürge kişilikler üzerine psikanalitik bir inceleme düşünürken okurken gördüm ki daha önce de yayınladığı makaleleri bir
İdris Baluken gerçekten çok değerli bir insan. Her zaman esir edilmeden önceki Başeğmez tavrı ile hafızamızda. Yazdığı bu Deneme-Mektup tarzı kitapla hafızamızı diri tuuyor,kolluyor. Selahattin Demirtaş'a bu denli bağlılığı ve sevgisi oldukça yoldaşca. Pepuq Kuşu hikayesi ve verdiği mesajlar en sevdiğim kısımdı. Zindanlarda olan irademizi temsil eden vekiller genelde sanatsal kaygı ile yazarken Baluken, öğretici bir metin yazarak yenilik katmış. Dili ve üslubu etkileyici, sıkmıyor okuyucuyu. Oldukça entelektüel birikimi varmış bunu öğrenmiş oldum. Yazılarında bahsettiği kitaplardan,karakterlerden okuma listeme bile kitap ekledim. Tanıyalım, tanıtalım. Zindanlar bizim vicdanımızdır... Sahip çıkalım, özgürlüğü beraber sağlayalım.
38'in dumanı daha bitmedi ama Eşkıyalar tüfeklerini hala çapraz asıyor:)
Son zamanlarda okuduğum en etkileyici romanlardan birtanesiydi. 38'i unutmamak için sürekli dönüp dönüp Dersim romanları okurum. Ne kaybettiğimizi, Nasıl kaybettiğimizi daha iyi anlamak ve çözüm olabilmek için. Roman bir çocuğun gözünden anlatılıyor. Oldukça ekolojik bir yaşam varmış gerçekten bilmeme rağmen ekoloji esaslı bir anlatımla
Devlet her yerde aynıdır. 1929'da Berlinin bir Mahallesi'nde 1 Mayıs'ı kutlamaya hazırlanan işçi sınıfına, 1 Mayıs yasaklanır... Ve halk bunu kabul etmez yasaklara rağmen 1 Mayıs kutlanır. 1977 1 Mayıs Türkiye'deki gibi kanlı biter. Emekçi sınıfa kan ve gözyaşı ardından intikam yeminleri... Kurt ve Anna baş kahramanlarımızdır. Bir çift ve yoldaş... Anna'nın tutumları o kadar etkileyici ki... Hayran kaldım, oğlundan önce yoldaşlarını soran bir anne ve bu iradeyi kıracak güç var mıdır? Hermann ise tam bir parti kadrosu. Alman polisinin ve basının ne kadar alçakça hareket ettiğini, egemenlerin çıkarları söz konusu olduğunda nasıl da birbirine benzediğini görüyoruz. Ha sosyal demokrat ha faşist. İktidar oldu mu hepsi aynı.
Bu kitap bana Almanya direniş tarihini gösterdi.. keşke kazanılsaydı da Hitler'e fırsat gelmeseydi... Okurken kendimi zaman zaman o barikatlards buldum zaman zaman ise buradaki anılarım aklıma geldi. Dili oldukça sade bir kitap. Yazarın Toplama kamplarından sonrasi bilinmiyor sırra karışmış yani Hitler katletmiş.. sinirlendim çünkü mezarı bile yok... En son mahkeme kararları ve basın haberleri verilmesi yerindedir ama devrimci gazeteler nedense es geçilmiş...
İletişimin önemini daha iyi anladım, dergi ve gazeteler ne kadar ilgi görüyor ve seviliyormuş o yıllarda....
Kürt Edebiyatı Zindan Edebiyatı olarak gelişimine devam ediyor. Gerçekleri ve Coğrafyayı Hapishane haline getiren olduğu yerde Edebiyat ve Özgürlük arayışçılarının Zindanda olması şaşırtıcı değildir.
Kuantum mekaniği ve dinamikleri üzerine evrene bakışı değişen Kürt Özgürlük Hareketi ve Emektarları da bu değişimden etkileniyor. Görüyoruz ki Roman
Fanon, Fransa'nın sömürgesi olan bir ada ülkesinde doğar. Ezilenlerin, Sömürgeleştirilmiş halkların ve bireylerin hem psikoloğu hem de gerillası... Aynı zamanda entelektüeli. Ömrünü "Siyahların" psikolojik durumunu ve köle mantığını bunun getirdiği ön kabul ve kaderci yaklaşımları yıkmak için çaba sarf eder. Cezayir bağımsızlık savaşına aktif katılır. Kırılma yaşadığı olay ise 2.Paylaşım savaşında Nazilere karşı Fransa ordusunda savaşır. Fakat Fransız ordusu kendi yani Fanonun doğduğu topraklara gelince pek farklarının olmadığını anlar. Bundan sonra Siyah Deri Beyaz Maske ve Yeryüzünün Lanetlileri kitaplarını yazar.
Sömürgeleştirilmiş Halkların arasında toplumsal cinsiyet durumunu çok iyi anlatmış. Okurken Fanonun ileri görüşlü olduğunu fark edebilirsiniz.
Marksist felsefenin yetmediğini ve çözümün özgün otonom yönetimler kurmak ve Siyahların dağıtılmış toplumsallığını bir araya getirmek için Afrika Miti'ne sarılır. Çünkü devrim için güçlü bir psikoloji gerekir. Köle mantığı değil.
Kitap ise çocukluğundan ölümüne kadar (37) yıllık hayatında yediği, içtiği ,yazdığı her şeyi biyografik biçimde yazılmış.
Türkiye'deki öncelikle Ezilenlerin (Kürtlerin,Alevilerin, Ermeni vs..) Freud,Adler gibi psikologlardan önce Fanonu okuması lazım. Fanonu tanıtmak da hepimizin borcudur. Çok az tanınır dünyada maalesef.
Fanon ve Sarter'ın bu denli dostluğunu da kitap sayesinde öğrendim...
Yıllardır Savaşçı Anı-Roman-Günlük okurum. Ama bu farklıydı. Derinden etkiledi beni. Ne yazarım bilmiyorum, nasıl ifade ederim hiç bilmiyorum.
Siya Amedli bir genç Ege üniversitesinde öğrenci, yolunu Aryen Dağlarına çevirir ve İran'dan başlayan macera Behriman'da son bulur... Siya tamamıyla bilinçli, özverili ve devrimcidir. Aşkı, Yoldaşı olan E.'yi İzmir'de bırakır ve ona bu günlüğü yazar onsuz geçen tam 12 yıl. O şartlarda her gün ölüm vb. Şeylere rağmen sevdasından vazgeçmez.
E. Dersimli bir ailenin kızı... Ve sadık bir bekleyen...
Nehir ise muhteşem bir insan ve hayranlık duyduğum biri oldu.
Yer yer güldüğüm yer yer ise gerçekten bunlar yaşanmış diye düşünmedim değil. İzmir'i bu kadar sevmesi ve İzmir'de doğmuş olmama rağmen bu kadar detaylı betimleyemem..
Bir gün bu kahrolası zindanlar yıkılır ve nice Siya Çınar gibi yazarlar o zindanlara sığmaz işte o zaman en güzel direniş, mücadele romanları yazılır. Ne Heimgav Ne Gorki bu kadar güzel yazabilir...
Okuyun,okutun duyarlı olan herkesin kütüphanesinde olması dileğiyle...
Derve Kürtçe dışarı demek... Hayatın dışı, devlet dışı, aklınıza gelebilecek her şeyin dışı....
7 farklı kadının hayat hikayesini anlatan gazeteci-yazar Jinda abla seçim anketleri için Şırnak'a gider ve seçimdense bu 7 farklı kadının hayat hikayesi daha ilgisini çeker ve verdiği sözü yerine getirmek için bu kitabı yazmış....
15 Ağustos 1984'den
