Bir Amerikan dergisinde gördüğüm bir analiz var: Meseleyi kadınlar üstünden anlatıyordu. Dünyada en mutlu evlilikleri yapanlar daha önce ilişkiler yaşayıp, gerektiğinde üzülüp, kalbi kırılıp atlatanlar oluyormuş.
Tecrübe eden, üzülen kadınlar... bunları yaşadıkları için evliliğe daha mantıklı giriyorlarmış. Oysa Amerika’nın daha konservatif kesimi, yani evilik öncesi bir erkekle pek muhabbeti olmayan kadınlar, evlenene kadar kapalı bir dünyada yaşıyor, eş seçiminde de doğruyu yanlışı ayırt
edemeyerek evlilikte mutsuz oluyorlarmış.
Para kazanmanin birinci kural olarak bunu aklınıza yazin. Sistem bize bir duyguyu satarak, bir vaadi satarak cebimizdeki parayi tereyağından kıl çeker gibi ustalkla alır. Biz de hiç düsünmeden oltaya geliriz.
Sonra da nereye gitti bu paralar, anlamıyorum ki deriz.
İlk dersimiz bu olsun: Siz parayı harcarken kazann. Her alışverişte buna gerçekten, ama gerçekten ihtiyacım var mı diye kendinize sorun.
Tamam, arada bir sırf iyi hissetmek için de bir şeyler alabilirsiniz, ama on şey alacaksanız dokuzunu almayın, sadece en makul fiyatlı bir tanesini alin. Nefsinizin istedigi on seyden dokuzuna çocuk terbiye eder gibi
"Hayır olmaz! Evde var bundan!" deyin, birine "Tamam, peki alalım." diyerek onu da memnun edin.
Celâl Şengör siyasi olarak ne sağcıdır ne solcudur. O, Atatürkçüdür. Atatürkçülüğü ise, Atatürk’ü kör bir şekilde taklit ve takip etmek olarak değil, akılcı davranmak olarak algılar. Celâl Şengör’ün ailesi ve yakın çevresi de onunla aynı siyasi görüşü paylaşır.