Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bênav

Bênav
@Ataraxia
İnsan eşitsizliğini ortaya çıkaran bütün mekanizmalar, erkeğin üstünlüğü ve kadının bağımlılığı esasından türemiş; cinsel politika bütün öteki toplumsal, politik ve ekonomik yapıların kökenini meydana getirmiştir. Ortaklık esasına dayanan evlilik, kadınları satın alınan ve satılan bir meta durumuna getirmekle, kendinden sonra ortaya çıkan köleliğin temeli olmuştur.
Sayfa 87
Reklam
Zorunlu cinsel ilişki, bir kocanın evlilik hakkı değildir, çünkü böyle bir ‘hak’ eşitlik ve insanlık onuru kavramlarının tümünü yadsır. Cinsel ilişki, her seferinde eşler tarafından yeniden onaylanmalıdır. Cinsel ilişki, karşılıklı isteğe dayanan bir eylem olmalıdır; kadını bedensel bir zarar vermekle korkutup, ekonomik yaptırımlarla zorunlu kılınan bir eşlik ‘görevi’ değil.
Sayfa 83
Aile içi şiddet dendiğinde akla önce dayak geliyor. Ancak şiddet bununla sınırlı değil. Dayağı içine alan ama onunla sınırlı kalmayarak duygusal ve cinsel istismarı da içeren bir bütün. Aslında cinsel istismar, en az fiziksel şiddet kadar önemli. Ancak biliyorsunuz, cinsel istismar zaten tabu bir konu. Aile içinde daha da tabu. Evlilik her şeyin kabulü olarak görüldüğü için cinsel istismardan çok ender söz ediliyor... Şiddet gösterisi zaten kadını aşağılamaktadır. Bir insanın bedenine, hele cinsel bölgesine saldırı iki kat aşağılamaktır. Çünkü onlar kadının en özel yerleri sayılır ve bu bölgelere saldırı, kadının bedeni üzrendeki hakkını elinden almanın göstergesidir.
Sayfa 53

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Evlilikte tecavüz dünyada yeni bir kavram. Çünkü, evlilikle tecavüz kavramları birbirleriyle bağdaşmıyor. Oysa bir çok kadın bunu yaşıyor. Ve bu, şiddetin en ciddi biçimlerinden biri. Eşlerinden dayak yiyen kadınların çok büyük bir çoğunluğu, aynı zamanda tecavüze de uğruyor. Bunun, bir yabancı tarafından tecavüze uğramaktan çok önemli bir farkı var: Bir yabancının tecavüzüne uğrayan kadın, o olayın ‘anısıyla’ yaşamak zorunda. Eşi tarafından tecavüze uğrayan kadın ise, tecavüzcüsüyle, saldırganıyla yaşamak zorunda. İşin en çarpıcı yanı bu.
Sayfa 53
Davranış teknemizi süren, kendimiz değiliz; en azından sandığımız ölçüde. Kim olduğumuz, bilinçli erişim yüzeyinin çok derinlerinde belirlenmiştir. Ayrıntılar zamanda geriye, doğumumuzdan öncesine, spermle yumurtanın birleştiği ana kadar gider. Bu birleşme bizi bazı özelliklerle donatmış, diğerlerini dışlamıştır. Kim olacağımız ise moleküler şablonlarımızla, yani asitlerden oluşan, gözle görülmeyecek kadar küçük, bir dizi yabancı kodla başlar; üstelik de biz daha sahneye çıkmadan. Bizler, aslında erişilmez mikroskobik tarihimizin birer ürünüyüzdür.
Sayfa 161
Reklam
Nasıl biri olacağınızla ilgili ihtimaller bile çocukluğunuzdan çok öncesine, varoluş anınıza dayanır. İnsan davranışlarında genlerin önemli olmadığı görüşendeyseniz, şu inanılması güç gerçeği bir düşünün: Eğer belirli bir gen grubuna sahipseniz, bir şiddet suçu işlemeniz olasılığı yüzde sekiz yüz seksen iki oranında artar.
Sayfa 160
Güneş, bulutların arkasından yükselirken önümüzdeki düz ve geniş ovanın kuzey tarafındaki Kürtlerin dağlarını aydınlatmaya başladı. Karadeniz’e komşu olan bu geniş bölge oldukça zengindi. Bol yiyecek bulabilirdik orada. Ancak Kürt kuvvetleri askerlerimizi korkutuyordu. Söylendiğine göre, bir kaç yıl önce yüz bin kişilik bir Pers kuvveti, Kürtleri buyrukları altına almak için o dağlara çıkmış ama hiçbiri geri dönmemişti. Perslerin başına ne geldiği hakkındaki tek ipucu i, serbest bırakılarak Kürtlerin sınırını aşıp Pers topraklarına geçen bir eşşeğin üzerindeki kocaman bir çuvalmış. Pers askerleri çuvalı açıp içindekileri görünce dehşete kapılmışlar. Anlatıların abartı olmasını isterdik ama belki de hepsi doğruydu.
Sayfa 335
Geri163
958 öğeden 946 ile 958 arasındakiler gösteriliyor.