Caligula tek seferde kellelerini uçurabilmek için Romalıların sadece bir tane kafalarının olmasını arzuluyordu. Mücadele etmemiz gereken düşmanlar için benzer bir dilek tutmak luzümsuz; neredeyse tim başarısızlıklarımızın, neredeyse tüm bedahtsızlıklarımızın tek bir nedeni var, o da irademizin zayıflığı, yani çaba harcamaya özellikle de uzun süreli çaba harcamaya karşı hissettiğimiz yılgınlık. Miskinliğimiz, uyuşukluğumuz, sefahetimiz, madde için yer çekimi neyse insan doğası için de aynı şey olan evrensel tembelliğin biçimlerini belirtmek için kullandığımız onca isimden sadece birkaçı.
O aralar birlikte çok oluyorduk; ama müzik, ikimizin yüreğinde de her seferinde yeni telleri kıpırdatan, sanki bize birbirimizi daha da açan en sevdiğimiz uğraşımız, zevkimizdi.
Lakin kitabımız özellikle öğrencilere ve akıl emekçilerine hitap ettiği için "mücadele edilecek kötülüğün" onlarda aldığı biçimlere çok yakından bakmak gerekiyor.
Kötülüğün öğrencideki en vahim biçimi genç insanın bütün eylemlerinde kendini gösteren bu uyuşukluk bu "ruhsal isteksizlik" halidir. Fazladan saatlerce uyur, uyuşuk, halsiz, tasasız kalkar, bakım ve temizliğini esneye esneye ağırdan alır ve kayda değer bir zaman kaybeder. Kendini "keyfi yerinde" hissetmez, içinden hiçbir iş yapmak gelmez. Her şeyi "istemeye istemeye, canı sıkılarak, üstün körü bir biçimde" yapar. Tembelliği suratına bile yansır: suratından isteksizliği okunabilir; dalgın bir hali vardır, aynı anda hem tasasız hem de endişeli görünür. Hareketlerinde ne kararlılık ne de kesinlik vardır. Heba edilen sabahın ardında öğle yemeği yer ve kafeye gidip gazeteleri ilanlara varasıya okur, çünkü bu herhangi bir çaba gerektirmeden onu meşgul eder. Bununla birlikte öğleden sonra biraz güç toplamış olur ama bu gücü boş sohbetlerde, kısır tartışmalarda ve özellikle de çekiştirmelerde (zira bütün tembeller kıskançtır) harcar: politikacılar, edebiyatçılar, profesörler, herkes onun eleştirilerinden payına düşeni alır.