Okuyorum, daha da çok okuyabilmek istiyorum, ama bir zamanlar yaptığım gibi, kitaplarda bulduğum çeşitli yaşantıları ne heyecanla karşılıyorum ne de bunları parlak, şiir öncesi ussal bir gürültüye dönüştürüyorum.
Bir şeye bağlanmış olmanın, sorumluluklar yüklenmenin beni mutlu kılacağı karşılığını vermek, anlamsız bir şey söylemek değil mi, insan isterse, her zaman sorumluluk yüklenebileceğine göre?
Yaşamak uzun bir toplama işlemi gibidir, arada bir toplama yanlışı yaparsan, doğru sonucu hiçbir zaman bulamazsın. Bir başka deyişle, zincirleme bir çarkın içinde kalırsın vb.
Şu noktayı iyi düşün: İntihar, şimdilerde sadece bir gözden kaybolma yoludur. Ürkekçe, sessizce yapılır ve tam bir başarısızlığa uğrar. Artık bir eylem değil, sadece bir boyun eğmedir.
İşin doğrusu bugüne değin dünya ile ilgili hiçbir şey ruhuma işlemiş, bünyesel, beden ötesi gerçekliğinin yapısını bir röntgen filmindeki gibi gözlerimin önüne sermiş değil.