... bilginin değerinin, çoğunluğun bilmesine bağlı olduğunu hayat ona öğretmişti. Sustu ve diğerlerinin de öğrenmesini bekledi. Bilgi herkese yayılmadan bilmenin yarattığı basınç öylesine büyüktü ki bunu ancak gerçekten bilenler anlayabilirdi, hayat işte o zaman cehennemdi. Bilmeyenlerin arasında bilen olmak en büyük lanetti.
İnsanın kendini bilmesi, insanlık tarihini, yani nereden geldiğini anlamasıyla başlar. Geldiği yeri bilmeyen, gitmesi gereken yeri de bilemez ve bilinmezlik içinde kaybolmuş biri, insan olamaz.
Ben de bilirdim gül bahçesinde öten
bir bülbül olmayı,
Fakat o kadar büyük
çöp dağları vardı ki etrafımda,
Ötsem sesime yazık,
gül diksem güllere yazık.
"Doğa tarafsızdır. İnsan doğadan güç alıp onu çöle de çevirebilir, çölleri çiçek bahçesi de yapabilir. Kötülük atomlarda değil, insanın ruhundadır."
Steven L. Manly
Yaş ilerledikçe ölümün getirdiği çaresizliğe dair bir kabullenme gelişirken, bir ömrü beraber geçirdiğiniz insanın sizden önce ölecek olmasını kabullenmek söz konusu değildi.
Çaresizlik içini kemiren bir canavar gibi damarlarında gezinirken, şimdiye kadar düşündüğü her şeyden vazgeçip, geçmişe dönebilmeyi istedi. Özlediği kendi gençliği değil, karısına dair ezberlediği her şeydi.