Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aysun Türkoğlu

Çocuklukta duygusal ihmalli bir evde büyüdüğünüz zaman, bütün etiketlere sahip bir sevgi deneyimlersiniz: Güzel bir ev, güzel kıyafetler, iyi bir eğitim… Hepsi size sunulur ancak yaşadığınız sevgi duygusal öz yönünden eksiktir. Bir yetişkin olarak duygusal özün olduğu bir sevgiyle karşılaştığınızda, derin bir huzursuzluk hissedersiniz. Size çok ezici, aşırı ya da sadece ‘yanlış’ gelebilir. Aslında size anlamlı ve sağlam bir sevgi sunan kişiyi, size daha azını sunan ama ne kadar acı ki daha “doğru” ve rahat hissettiren bir partner aramak için terk edersiniz.
Reklam
Duygusal anlamda ihmal edilmiş kişilere sevildiklerini hissederek büyüyüp büyümediklerini sorduğumda kaç kez, “Ailemin beni her zaman sevdiğini biliyordum.” şeklinde cevap verdiğini tahmin edemezsiniz. Bilmek bir duygu değildir ve buradaki en önemli nokta hissetmektir.
Herhangi bir ebeveyn çocuğun kendisini daha iyi hissetmesi için yiyecek önerisinde bulunabilir. Ancak Zeke’nin annesi bunu çok sık ve yanlış zamanlarda kullanırsa, çocuğuna farkında olmadan yiyecekleri duygularını kontrol etmek için kullanabileceğini öğretmiş olur. Çocuk, yetişkinlik dönemine geldiğinde bu davranışı devam ettirmeye eğilimli olabilir. Bu da onun yanlış nedenlerden dolayı, hiç de sağlıklı olmayan şeyleri yemesine yol açar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Duygusal olarak ihmal edilen insanlar çoğu insana göre bencil olma konusunda daha az risk altındadır. Kendi ihtiyaçlarını, arzularını ve isteklerini kenara koyması için yetiştirilen biri olarak, bencil olmak için epeyce yolunuz var.
Her şeyden önce duygusal bağ hayatın özüdür ve hayatı yaşamaya değer kılar. Çok güzel bir kekin, şekeridir. İnsanın kalbidir.
Reklam
Boşluk çoğu insana göre hiçbir şeye benzer. Hiçbir şey, hiçbir şeydir; ne iyi ne de kötü. Ancak bir insanın içindeki işleyişte, hiçbir şey kesinlikle bir şey demektir.
Boşluk ya da duygusuzluk çoğu yönden acıdan daha kötüdür. Pek çok insan bana, hiçbir şey hissetmemek yerine bir şeyler hissetmeyi tercih ettiğini söyler. Olmayan bir şeyi kabul etmek, anlamlandırmak ya da kelimelere dökmek çok zordur. Boşluk duygusunu kelimelere döküp bunu bir başkasına açıklamayı başarabilseniz bile, diğerlerinin bunu anlamlandırması çok zor olur.
Henry David Thoreau, “Çoğu insan sessiz bir çaresizlik içinde yaşamlarını sürerler.” demişti.
İhmal edilmiş çocukların içlerinde; kendileri, kendilerine duydukları sevgi ve diğerleriyle duygusal bağ kurma yeteneğiyle ilgili boşluk hissi ile büyümüş olduğundan hiç şüphe yoktur.
Bir çocuğun duygularına ve ihtiyaçlarına ebeveynleri tarafından önemsiz muamelesi yapılırsa kendisinin kişisel bir parçası derinden reddedilmiş olur. Kişinin bu parçası odadaki fil gibidir. Hiç kimse onu görmek ya da ondan bir şeyler duymak istemez ancak yine de onun en çok olan parçasıdır.
Reklam
Akıl hastası ya da rüya gören biri dış dünyayı nesnel değerlendirebilmekten tamamen yoksundur; fakat az ya da çok hepimiz akıl hastası ve de uykudayızdır; hepimizin, narsist yönelimimizle çarpıtıldığı için nesnel olmayan bir dünya görüşü vardır.
263 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.