Beyhan Budak ‘ ı ilk olarak podcastlerde dinlemeye başladım . Bu kitabı okumak ise kendime dair birçok konuda farkındalık oluşturdu. İş hayatı, sosyal arkadaşlık, aile ilişkileri gibi konularda farkına varmadığımız veya farkında olup tepki göstermediğimiz negatif ilişkileri nasıl yöneteceğimizi gösteriyor .
Sanki uzun süredir varolan bir sorunu artık çözebilecek güce sahip olduğunuzu hissettiriyor .
Sürekli kendinizi okuyormuş ,
Yaşadıklarınızı görüyormuşsunuz gibi yazılmış. Baştan sona sanki beni anlatıyor diyorsunuz.
“Eğer başkaları için önemli olmadığını hissediyorsan, ilk önce kendine şunu sormalısın: Ben kendim için önemli miyim?”
Küçükken annesinin anlattığı masallardan etkilenip her cinayeti masallaştıran bir seri katil .
Pamuk Prenses,
Kırmızı Başlıklı Kız ,
Uyuyan Güzel .
Her masal mutlu sonla bitmedi.
Biz masalların mutlu sonla bitmesini istedik dilden dile öyle anlattık .
Tarihin pek fazla bilinmeyen tuhaf hikayelerinin kısa kısa anlatıldığı güzel bir kitap . Okudukça beni şaşırtan hikayeler ile dolu olan kitap yeni bilgiler öğrenmeye , anlatılan hikayeyi araştırmaya yöneltiyor insanı. Beğendim
Kitabı okurken o dönemlere gidip uğultulu tepelerde hikayeyi yaşıyor gibi hissettim.
Karmaşık akraba ilişkileri , intikam , zorbalık, kin , nefret gibi duygular baskın halde yaşanırken iki nesil akrabalar arasında da aşk rüzgarları esiyor. Güzel bir kitap
‘’ Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük. Gören körler mi? Gördüğü halde görmeyen körler .’’
Distopik kurguda sosyolojik durumlar değerlendirilmiş . Ahlaki inançlar , adaletsizlik , haksızlık , onur erdem duygularını , insanlığın nasıl da yobazlaştığını anlatıyor . Çok güzel insanlık dersi veren bir kitap . Herkes okumalı diyorum .
Beyoğlu Tarlabaşında işlenen bir cinayet .
Ahmet Ümit’in ara ara ülke sorunlarına gönderme yaptığı , türk kültürel değerlerini birebir anlattığı, kadına şiddet olaylarına dikkat çektiği sürükleyici , güzel bir polisiye roman.
“Kısacası biz kadınları sevmedik.
Bizim için var olan köleler muamelesi yaptık.
Aslında bir dünyaydı kadın, kadının içinde bir dünya vardı; biz yaşatmadık.
O bizi karnına sığdırdı, biz onu dünyaya sığdıramadık.
Kadın sadece kadındı, insandı unuttuk. Kadın milleti dedik geçtik.”
Beyoğlu Tarlabaşında işlenen bir cinayet .
Ahmet Ümit’in ara ara ülke sorunlarına gönderme yaptığı , türk kültürel değerlerini birebir anlattığı, kadına şiddet olaylarına dikkat çektiği sürükleyici , güzel bir polisiye roman.
“Kısacası biz kadınları sevmedik.
Bizim için var olan köleler muamelesi yaptık.
Aslında bir dünyaydı kadın, kadının içinde bir dünya vardı; biz yaşatmadık.
O bizi karnına sığdırdı, biz onu dünyaya sığdıramadık.
Kadın sadece kadındı, insandı unuttuk. Kadın milleti dedik geçtik.”
Bizim gibi kitabın da adının “ÜÇ KIZ KARDEŞ” olması okuma sebebim oldu.
Herbir kız kardeşin hikayesi, hayata tutunuş biçimleri, sıkıntılar karşısında sergiledikleri tutumları ile beni duygulandırdı.
Aile, kardeşlik duygusu, dertler karşısında kenetlenen bağlar, kendi ayakları üzerinde durabilen ve elalem ne der kaygısı gütmeden yaşayan güçlü kadın profilini okumak çok güzeldi.
İclal AYDIN ‘ın duygusal , samimi , akıcı ve sade kalemiyle yazılmış bu aile hikayesi kitabı gerçekten okumaya değer …