İnsanın kan bağından ataları olduğu gibi edebiyat dünyasından da ataları vardı ve bunlar insana tarz ve mizaç olarak ilkinden daha da yakın olabiliyor, üzerinde çok daha bariz bir etki bırakabiliyordu.
Geçmiş yok sayılabilirdi belki; pişmanlıkla, inkarla, unutarak yapabilirdi insan bunu. Fakat gelecek kaçınılmazdı. İçinde felaket şekillerde ortaya saçılacak arzuları, kötülüğünün gölgesini gerçeğe dönüştürecek hayalleri vardı.
Bazen de karmaşık karakterler sanatın yerine geçer, onun işlevini yerine getirirdi. İşte bu insanlar sanatın ta kendisiydi; resim gibi, şiir gibi, heykel gibi, onlar da yaşamın yarattığı şaheserlerdi.