"Şu kadınlar ne garip mahluklar. Duygusal durumları ne kadar çabuk değişebiliyor. Küçücük şeylerden nasıl da hemen etkileniveriyorlar. Bir anda dünyanın en mutsuz en kederli, en suçlu insanı iken, nasıl da kolayca gökyüzünün en üst katına çıkabiliyorlar. Sevgileri, tutkuları uğruna neleri göze alabiliyorlar. Onlar için yaşamın temel şartı SEVİLMEK. Aşk'la Tutku'yla sonsuza kadar SEVİLMEK ve asla VAZGEÇİLMEMEK. Her şeyi affedebilirler ama SEVİLMEME'yi ASLA."
"Köklü milletlerin, yine köklü alışkanlıkları; örfleri, adetleri, töreleri olur. Bizden olmayan birinin bizi anlamasını ve anlatmasını bekleyemeyiz. Bizler aile bağları güçlü, birbirlerine bağımlılık derecesinde düşkün, büyüklerine saygılı, küçüklerine sevgili bir milletiz. Biz çocuklarımızı 18 yaşına geldiğinde sokağa bırakamayız. Yaşlılarımıza evin başköşesinde yer verir ve onlara kendimiz bakarız. Özgürlük anlayışımız bile onlardan çok farklıdır. Birbirimizi hem çok sever, hem çok müdahale ederiz. Namus için cinayetler işleriz. Kol kırılır yen içinde kalır, kan tükürür, kızılcık şerbeti içtik deriz. Çabuk kızar, çabuk unutur, çabuk seviniriz. Onlar bizi anlamaz, anlayamazlar, onun içindir ki yurtdışında yaşayan Türkler, her tür bedensel sorunlarına oralarda çare bulurken, ruhsal sorunları için memlekete koşarlar."
Üstelik bu iyi bir şey. Psikoloji dünyasının en ünlü deneylerinden birini yaratan Christopher Chabris ve Daniel Simons Görünmez Gorilde, çok önemli bir gerçeği ortaya çıkarmak için akıl almaz hikâyelerden ve bilimsel bulgulardan faydalanıyor. Zihnimiz sandığımız gibi işlemez. Kendimizi ve dünyayı olduğu gibi gördüğümüzü düşünsek de gözden kaçan bir sürü şey vardır. Chabris ve Simons; dikkat, algı, hafıza ve mantık hakkındaki bulgularını diğer araştırmacıların çalışmalarıyla birleştirip hatalı sezgilerimizin başımızı nasıl belaya soktuğu nu gösteriyor.
Dünyayı olduğu gibi deneyimlediğimizi ve anladığımızı sanarız, ama gündelik yanılsamalar düşüncelerimize bir türlü rahat vermez. İnsanların gözleri önünde olan biteni fark edeceği varsayımından yola çıkarak trafik kuralları yazar, davalar oluştururuz. Hatıralarımızın beynimize kazındığına dair aldatıcı bir inancımız vardır.
Bu kitap, sezgilerimizin bizi nasıl da kolay kandırabileceğini gözler önüne seriyor.