Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Betül

Betül
@Betul_wish
Başarısızlıktan bu kadar çok korkmamızın nedeni çoğunlukla boktan değer yargılarımızdan kaynaklanır. Örneğin, kendimi “karşılaştığın herkese kendini sevdir” standardıyla ölçersem son derece kaygılı olurum çünkü benim kendi eylemlerimle değil de, başkalarının eylemleriyle tanımlanan bu standart yüzde yüz başarısız olacaktır. Burada kontrol bende olmadığı için başkalarının merhametine ve yargısına kalırım.
Reklam
Bir konuda ilerlemek binlerce küçük başarısızlık üzerine inşa edilir ve başarınızın cüssesi o şeyde ne kadar başarısız olduğunuza bağlıdır. Biri bir konuda sizden daha başarılıysa, muhtemelen sizden daha fazla başarısız olmuştur. Biri sizden daha kötüyse, muhtemelen sizin geçtiğiniz istiraplı öğrenim sürecinden geçmemiştir.
Basit gerçek şudur: Bütün dünya size karşıymış gibi hissediyorsanız, muhtemelen size karşı olan kendinizden başkası yoktur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Unutmayın ki hayatınızda bir değişiklik olması için bir şey hakkında yanılmanız gerekmektedir. Gün be gün mutsuzluk içinde yerinizde oturuyorsanız, zaten hayatınızdaki önemli bir şey hakkında yanılıyorsunuz demektir ve bunun ne olduğunu bulmak için kendinizi sorgulayana kadar da bir şey değişmeyecektir.
Genel bir kural olarak, iş kendimize gelince, hepimiz dünyanın en kötü gözlemcileriyiz. Öfkeli, kıskanç ya da üzgünsek genellikle bunun farkına en son kendimiz varırız. Bunu yapabilmenin tek yolu da, kendimiz hakkında ne kadar yanılabileceğimizi sürekli sorgulayarak kesinlik zırhımızı çatlatmaktır.
Reklam
Emin olmamayı, bilmemeyi kabullendikçe bilmediğinizi bilmek konusunda kendinizi daha rahat hissedersiniz. Emin olmamak başkaları hakkındaki yargılarımızı ortadan kaldırır. TV'de, ofiste ya da yolda gördüğümüz kişiler hakkındaki tek tipleştirici, yanlı hislerimizi yok eder. Kendimizi yargılamamıza engel olur. Sevimli ya da çekici veya potansiyel olarak ne kadar başarılı olup olmadığımızı bilmeyiz. Bunlara ulaşmanın tek yolu onlardan emin olmamak, açık olmak ve deneyimle keşfetmektir.
Emin olmak gelişmenin düşmanıdır. Hiçbir şey olana kadar kesin değildir ve olduktan sonra bile tartışmaya açıktır. Bu nedenle değer yargılarımızın kaçınılmaz kusurlarını kabul etmek her türlü büyüme için gereklidir. Emin olmak için yanıp tutuşacağımıza sürekli kuşkuyu aramalıyız: Kendi inançlarımızdan kuşku, kendi duygularmızdan kuşku, gidip de kendimiz için oluşturana kadar geleceğin bize getireceklerinden kuşku. Sürekli doğru ve haklı olmayı aramak yerine nasıl sürekli yanlış olduğumuzu aramalıyız. Yanlış olmak bizi değişim olanaklarına açar. Yanlış olmak büyüme fırsatını da beraberinde getirir.
Hepimize dağıtılmış bir el var. Bazılarının eli daha iyi. Sadece kartlara bakarak berbat durumda olduğumuzu söylemek kolaysa da, gerçek oyun o kartlarla yapacağımız seçimlere, almaya karar verdiğimiz risklere ve birlikte yaşamayı seçtiğimiz sonuçlara bağlıdır. İçinde bulundukları duruma göre sürekli en iyi seçimleri yapanlar tipki pokerde olduğu gibi hayatta da öne çıkarlar ve illa da en iyi kartları çekmiş olmaları gerekmez.
.. kişinin sahip olabileceği en iyi değer yargıları olarak gördüğüm, sezgilere aykırı beş değer yargısı sıra dışı ve rahatsız edicidirler. İlki, bir sonraki bölümde inceleyeceğimiz gibi sorumluluğun radikal bir şeklidir: Kimin hatası olduğuna bakmaksizın hayatınızda olup biten her şeyin sorumluluğunu almak. İkincisi emin olmamaktır: Kendi cahilliğinizin farkında olarak sürekli kendi inançlarınızdan kuşku duymak. Bir sonraki başarısızlıktır: Kendi eksiklerinizi ve hatalarınızı keşfetmeye istekli olarak onları değiştirebilme şansına sahip olmanız. Dördüncüsü reddetmedir: Hayır diyebilmek ve hayır dendiğini duyabilmek; böylelikle yaşamınızda neyi isteyip neyi istemediğinizin açık bir tanımına sahip olursunuz. Sonuncusu da kendi ölümlülüğünüz hakkında düşünmektir, bu çok önemlidir çünkü insanın ölümlü olduğunu unutmayıp bunu sürekli aklında tutması belki de diğer değer yargılarını doğru perspektife oturtmanın biricik yoludur,
Daha iyi değer yargılarına öncelik vermek, kafayı takacak daha iyi şeyler seçmek. Çünkü daha iyi şeylere aldırdıkça daha iyi sorunlarınız olur. Sorunlarınız iyileştikçe de yaşamınız düzelir.
Reklam
İyi, sağlıklı değer yargılarına içten erişildiğini fark etmişsinizdir. Bu değer yargıları anlıktır ve kontrol edilebilir ve arzu ettiğiniz şekilde değil de, gerçekten olduğunuz halinizle dünyaya katılmanızı sağlar. Kötü değer yargılarıysa çoğunlukla dış olaylara bağlıdır; Kötü değer yargıları, bazen eğlenceli ve zevkli olsalar da, sizin kontrolünüz dışındadırlar ve istediklerinizi elde edebilmek için sık sık sosyal olarak zararlı ve boş inançlı davranışlarda bulunursunuz.
Bu değer yargıları -haz, maddi başarı, her zaman haklı olmak, sürekli pozitif olmak-insan yaşamı için yetersiz ideallerdir. Bir insanın yaşamının en yüce anlarından bazıları tatsız, başarısız, bilinmedik ve negatiftir. Önemli olan iyi değer yargılarına ve ölçütlere sahip olmaktır, haz ve başarı bunların doğal sonuçları olarak ortaya çıkacaktır. Bunlar iyi değer yargılarının yan etkileridir. Tek başlarina boş esriklik halleridir.
Freud'un bir zamanlar söylemiş olduğu gibi, "Bir gün geriye dönüp baktığınızda mücadele günlerinizin en güzel günleriniz olduğunu göreceksiniz."
Kendimizi sürekli pozitif olmaya zorlarsak yaşamdaki sorunlarımızı inkâr ederiz. Böylelikle onları çözme ve daha mutlu olma şansımızı da yitiririz. Sorunlar hayatımıza anlam ve önem katar. Sorunları yok saymak (sözde hoş olsa da) anlamsız bir varoluş demektir.
Negatif duyguları inkâr etmek daha derin ve daha uzun ömürlü negatif duygulara ve duygusal işlev bozukluğuna neden olur. Sürekli pozitif olmak hayatın sorunları için geçerli bir çözüm değil, bir inkâr biçimidir. Doğru değerleri ve ölçütleri seçerseniz, bu sorunlar size zindelik, kuvvet ve şevk verebilir.
325 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.