Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Zeynep S.
Zeynep S.
@Birkitapdostu
Biliyorsun ya,
susarak yaşamak zorundayım seni
1479 okur puanı
Haziran 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Peyami Safa'dan Şimşek...
Kitap biteli yarım saatten fazla olmasına rağmen hala tavanı seyrederek okuduklarımı sindirmeye çalışıyorum. Uzun süre etkisinden çıkamayacağım sanırım.
Aile yadigârı konakta yaşayan şüpheci, hissi yönü kuvvetli bir adam olan Müfid, geçmişi ve şimdiki hali meçhul, hovarda diyebileceğimiz eşi Pervin ve onlarla birlikte yaşayan Müfid'in dayısı Sacid. Olay örgüsü bu üç ana karakter arasında şekillenirken, yan karakterlerden Ali, Behire, Şayeste Hanım gibi destekleyici, fikirleri ve yapıp etmeleri değerli bazı karakterler de var.
Şüphe bir insanın ruhunu nasıl kemirir, onu nasıl içten içe öldürür öyle güzel anlatmış ki yazar. Bir başka kitabında "Her hastalık evvela ruhta başlar sonra vücuda sirayet eder." gibi bir sözü vardı, Şimşek'i okurken bunu çok iyi anladım.
Kitabın son 40 sayfası beni o kadar etkiledi ki gerçekten hemen düşüncelerimi duygularımı bir yere yazıp birisiyle paylaşmazsam delirirmişim gibime geliyor :)
Dili bu kadar iyi kullanabilen, bu kadar başarılı psikolojik tahliller yapan, efsunlu bir anlatım gerçekten çok az. Peyami Safa...Çok büyük adamsın, çok.
En kısa sürede mutlaka okumanızı tavsiye ederim, bundan sonra her şimşek çaktığında aklıma burada yaşananlar gelecek. Sebebini ise kıymetli yazarımızın şu son cümlesini ekleyerek açıklamak istyorum:"(...)bu onlar için ebedi meçhuldur, bunu yalnız biz, bu haileyi en yakından, bu haileyi içinden seyredenler, bunu yalnız biz biliyoruz."
Nurullah Genç...Nasıl harika bir şairsin böyle. Okuduğum her kitabı hislerimi bire bin katarak arttırıyor. Mutluysam daha mutlu, üzgünsem daha üzgün,aşıksam daha da aşık oluyorum şiirlerini okudukça. Su gibi aktı bitti yine. Kitaplığımın en güzel köşesine gidiyor şimdi, mânen çok kıymetli :)
Eveeet geldik muhteşem harikulade mükemmel bir kitabın sonuna. Bilenler vardır John Verdon okumayı ne kadar sevdiğimi. Yazarın son kitabı Fırtınada Yanacaksın'dan sonra o kadar dua ettim ki Allahim şu adam yeni bir kitap daha yazsın nolur diye. Google arama geçmişim bile bir ara "John Verdon son kitap, John Verdon yeni kitap yazıyor mu" gibi şeylerle doluydu sjcbdjcbs. Tepenin Laneti'ni gördüğümde ise nasıl sevindiğimi siz düşünün.
Kitap yine efsane dedektifimiz Dave Gurney'in rica minnetler üzerine dahil olduğu bir soruşturmayla ilgili. Huzur ve zenginlik kasabası olarak bilinen Larchfield, korkunç cinayet olaylarıyla sallanıyor ve NYPD'den Gurney'in eski arkadaşı olan Mike Morgan, kendisinden yardım istiyor. Bundan sonra kitapla ilgili ne anlatsam spoiler olur çünkü her şey birbiriyle o kadar alakalı ki. Verdon bütün parçaları öylesine zekice birleştiriyor ki okurken hayretler içerisinde kalıyorsunuz. Ayrıca belirtmek isterim ki Gurney'in sadece dedektif tarafını değil nasıl bir eş olduğunu, ailesine karşı olan sorumluluklarını ve geçmişiyle yüzleşmesiyle de ilgili çok güzel noktalara değiniyor yazar.
Kitabın sonunda yazar "...Dave Gurney serisinin sadık okurlarına özel olarak teşekkür etmek istiyorum." diyor. Sevgili Verdon ne demek efendim sen bu kadar güzel yazmaya devam edersen ben hep okurum diyerek bu yazıyı bitiriyorum.
Herkese mutlu haftasonları diliyorum, sağlıcakla kalın.
(Umarım yeni kitap üzerinde çalışmalara başlamıştır yazar :) )
Okur Takip Önerileri
Merhabalar, bugün Muhit dergisiyle ilgili bir iki kelam etmek istiyorum.
Dergi okumaya 10 yaşında Bilim Çocukla başlayan bendeniz, 14'te Bilim ve Tekniğe transfer olmuştum. Sonra lisede edebiyat dersine olan sevgim ve duygu durumumdaki bazı değişiklikler sonucuyla alan değiştirip, edebiyata yönelmiştim. Takip ettiğim dergi sayısı beşe ulaşınca bilimi bırakıp iyice kafayı edebiyat dergileriyle bozmuştum ki aşıksanız eğer edebiyat daha çok sarıyor djfbdjxns. Yakın zamana kadar İtibar dergisini çok beğenerek takip ederdim lakin yayın hayatına son verince başka bir şey okumamıştım.
Yakın arkadaşımın tavsiyesiyle aldığım Muhit sanki İtibarın aynısı gibi, kapak tasarımı, iç duzeni, yazarları vs. O kadar sevindim ki anlatamam. Bir dergi nasıl olmalı işte böyle. İçinde şiir, öykü, yazı, kitap tanıtımı ve her ay yer ayırdıkları bazı dosyalar var. Bu ay Türkistan konulu olan özel dosya da dergiyle tanışmamız adına pek hoş oldu :)
Eğer dergi okumayı seviyorsanız Muhit'e mutlaka bir şans verin derim.
Huzurlu mutlu geceler.
Nurullah Genç...Nasıl ve nereden başlamalı hiç bilmiyorum, zaten sizin de bildiğiniz gibi inceleme yazamıyorum, yazdıklarım sadece duygu ve düşünce yazısı oluyor :)
Ben önceden hiç şiir okumazdım. Hakikaten nasıl yaşamışım onca zaman şiirsiz?
Her şairin şiirleri herkese hitap etmez, kimini en çok Nazım Hikmet etkiler kimini Didem Madak, kimini Necip Fazıl. Nurullah Genç de beni etkileyebilen birkaç şairden biri. Nasıl yapıyor bilmiyorum ama ne zaman ondan bir şeyler okusam içimde bir yerlerde bir kuş havalanıyor, kabuk bağlamış bir yara kanamaya başlıyor ya da tam tersi şifa oluyor. O kadar seviyorum ki...
Beni bu kıymetli kalemle tanıştıran insana sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
İyi geceler, şiirle kalın.
Herkese merhabalaar.
Bugün Momo hakkında bir iki kelam etmek istiyorum. Her kitap sitesinin en çok okunanları arasında olan, 1k'nın sürekli bana oku diye önerdiği, alntılarını karşıma çıkardığı bu kitabı hiç merak etmemiştim açıkçası, HİÇ, ve büyük ihtimalle de etmezdim şayet dün kuzenim getirip mutlaka oku demeseydi eğer. İlkokuldayken hiç sevmediğim bir öğretmen önerdiği için de aşırı önyargılıydım bu kitaba, tek bir kez bile bakmadım acaba konusu neymiş diye.
Ama çok ayıp etmişim. Bunca zaman aklım neredeymiş bilmiyorum :). Hiçbir kitaba karşı hissetmediğim 'geç kalmışlık' duygusunu hissettim Momo'yu okurken.
Momo kim olduğu ve nereden geldiği bilinmeyen mini minnacık tatlı bir kız. Bizlerde olmayan bir yeteneği var, dinlemek. Ve bu sayede çevresine ışık saçıp çokça seviliyor. Ta ki 'duman adam' dediğimiz bir çeşit ruh ve zaman emici tipler gelene kadar.
Eğer sizde benim gibi önyargılara sahipseniz ve Momo'ya hala şans vermediyseniz, sakince bir kitap sitesine gidin ve sepetinize ekleyin. Pişman olmayacaksınız.
Huzurlu mutlu günler :)
Roald Dahl, çocukluğumun, ruhumun, hayal dünyanım Jules Verne ile birlikte iki ucundan biriydi. Çok küçük yaşta kitaplarını severek okuduğum, okurken hayran kaldığım ve keşke onun hikayelerinden birinin kahramanı olsaydım diye düşündüğüm muhteşem yazar.
6 yaşındayken okuduğum yazarı, 21 yaşında tekrar okumak eski bir dostla karşılaşmış gibi bir his uyandırdı bende.
Hepimizin bildiği Charlie'nin Çikolata Fabrikası, Cam Asansör ve konumuz olan Matilda'nın yazarı, bizleri dünyanın en sevimli kahramanı ile tanıştırıyor bu kitapta. Yer yer eğlendiriyor, eğlendirirken bazı ufak dersler veriyor. Okuma aşkının, dehanın ve mucizenin ne olduğunu Matilda ile görebiliyoruz.
Küçükken kendimi hep Matilda sanardım ben de,hatta gözlerimle nesneleri hareket ettirmeyi bile uzun süre denedim tıpkı onun gibi :)
Yazarın ayrıca Koca Sevimli Dev, Zürafa, Peli ve Ben kitapları da diğerleri kadar duyulmuş olmasa da çok güzeldir, eğer çocuk kitapları okumayı seviyorsanız mutlaka şans verin derim.
Çocuk kitabı diyip geçmeyin lütfen, bazen onlardan bile öğreneceğimiz ne çok şey oluyor.
Mutlu, huzurlu günler :)
Herkese selamlar. Haddime değil ama bugün bir inceleme yazmaya karar verdim,bakalım neler çıkacak :)
İslam öncesi Türk tarihi denilince aklımıza gelen ilk isim mutlak Ahmet Taşağıl oluyor. Kendisinin bu alanda yapmış olduğu çalışmalar malumunuz.
Bu sefer ortaya koyduğu eseri ise hem dil anlatım hem hem okuyup anlaşılabilirlik açısından bence en iyisi olmuş. Daha önce okuduğum Bilge Türk Tonyukuk'ta aynı şeyler sürekli tekrarlanmış gibiydi, bu sefer bu duruma düşmemiş hocamız.
Kitabın içeriğine gelirsek Orta Asya'dan Avrupa sınırlarına uzanan bir yolculuğa çıkıyoruz. Tarihimizde yer alan liderlerin hayatlarını, devlet ve milletleri için yaptıklarını, Çin ve Bizans gibi dönemin güçlerini nasıl dize getirdiklerini okuyoruz.
Kitapta geçen 55 liderden bazısından bugüne dek adını bile duymamış olduklarım vardı. Hocamız sayesinde bunları öğrenmiş, anmış oluyoruz.
Genel anlamda anlaşılması kolay,dili akıcı, liderlerin hayatları hakkında( elbette kaynaklar dahilinde) bizleri sıkmadan yormadan bilgilendiren değerli bir kitap.
Yayıncı Timaş Tarih, kitabı okurken dinleyebileceğimiz müzikler içeren bir de playlist hazırlamış. Onu da buraya bırakıyorum. open.spotify.com/playlist/5AFgyG...
Keyifli okumalar, mutlu haftalar.
Elveda Gülsarı...Duygu yüklü bir kitap oldu benim için. Anlı şanlı bir at olan Gülsarı ile birlikte kendisinin dostu olan Tanabay'ın hayatını okuyoruz. Hayatını yani, dünü bugünü ve yarını ile yüzleşmesini. Pişmanlıklarını,mutluluklarını, aile ve arkadaşlık ilişkilerini.
Okuyan herkesin kendinden bir parça bulabileceğini düşündüğüm eserlerden biri, çok anlamlı. Yeri geldi güldüm yeri geldi gözlerim doldu.
Mutlaka okuyun derim. İyi akşamlar,mutlu huzurlu haftalar
İnceleme yazmayı pek beceremem ancak bu harikulâde kitap hakkinda tek söz etmezsem kendimi vebal altında hissederdim...Uzuuun zamandır böylesine hem epik hem de lirik bir roman görmemiş,okumamıştım. Savaşları,şölenleri okurken sanki orda gibiydim,insanı öylesine içine hapsediyor ki.
Atsız Atanın elinde her kelime sanki daha da yüceleşiyor daha da büyülü bir hâl alıyor gibi,tanıdığım herkese bundan sonra ilk tavsiyem bu kitap olucak.Okuyun,okutturun derim
Bir harika Verne eserinin daha sonuna geldik efendiim.
Kitabı okurken ismini konuyla pek bağdaştıramamiştim ancak kitabin sonunda her şey rayına oturmuş oldu.Verne,burada karşımıza çılgın bir deha çıkarıyor:Thomas Roch.Mucidimiz kendi adını verdiği bir patlayıcı üretiyor ve bunu çeşitli devletlere satmaya çalışıyor.Ancak icadın paha biçemediğinden ötürü hiçbir devlet almaya yanaşmıyor,ipin ucu da burada kopmuş oluyor.Bundan sonra maceralı bir serüvene atılıyoruz.Hiç beklemediğimiz yerlerde, yazarımız parçaları öyle birleştiriyor ki,hayret etmemek elde değil.
Keyifli okumalar dilerim.
Jules Verne yine macera dolu bir eseriyle karşımızda.Öncelikle belirteyim ki birinci ve ikinci cildi birlikte inceleyeceğim,kafa karışıklığı olmasın:)
Bu eserde macera genel Verne eserlerinin aksine denizde değil,kutup bölgelerinde geçiyor.Kitabin ilk bölümünden itibaren oyle nefis betimlemelerle karşılaşıyorsunuz ki,okurken tüm soğuğu tüm atmosferi iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Teğmen Hobson ve cesur ekibinin yanında gezgin kadın Paulinia Barnett da bu yolculukta bizlere eşlik ediyor.Gökbilimci misafirlerinin de aralarına katılmasıyla uzun ve dondurucu bir yolculukta buluyorsunuz kendinizi.Gönül isterdiki bu yolculuk daha zor aşılsın ancak Verne, hayali ekibinin başina daha nice işler açacağı için burada pek zorlamıyor kendilerini.
Yeni bir kumpanya kurmak için doğru bölgeyi ve enlemi bulduğunu düşünen Teğmen,kaleyi dikme emri veriyor ekibine.Kitabin yarısını bu ekibin yaptığı faaliyetleri okuyarak tamamlıyoruz.Avlanmalar,inşaatlar,kulübeler derken sevgi dolu ekibimizin başina bazı hadiseler geliyor ve gerçekten zor duruma düşüyorlar.Işte Jules Verne farkını tam da burada devreye sokuyor ve ilk kitabın sonunda aklınıza asla gelmeyecek bir olay yaşatıyor kahramanlarına.
Bundan sonra hikayenin yönü tamamen değişiyor ve siz;her anı içinize işleyen tabiri caizse talihsiz olaylar serüveni okuyorsunuz.Kendi kendinize"E bunu da yapmazsın değil mi Verne?"dedirtecek cinsten şeyler adeta.
Kitabin sonuna doğru acaba yürekli ekibimiz tüm bu olayların ustesinden gelebilecek mi?
Sevgili Jules Verne'nin kalemine sağlık.
