Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Metin Gümüş

Yürütme erki kimin elindeyse kanunlar daima onun yanındadır. Bu işin ahlakla ya da hukuki ayrıntılarla pek ilgisi yoktur. Tüm mesele şudur: Güç kimde?
Sayfa 205 - Bene Gesserit Meclis TutanaklarıKitabı okuyor
Reklam
İşte onlardan kimi ona (İbrahim soyundan gelen Muhammed’e) iman etti, kimi de (bu İsrâil’den değil diye) ondan yüz çevirdi. Artık (onlara) alevli bir ateş olarak cehennem yeter.
Sayfa 86 - Nisa, 55.Kitabı okuyor
"Sabırla koruk helva olur, dut yaprağından atlas olur." Koruk: ham üzüm
Sayfa 385Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"21. asırda savaşlar ülkeler arasında olmayacak, şehirlerin içinde insanlar birbirlerini bogazlayacak. Bu faciayı önlemek için şehir meselesini öncelikle gündeme getirmemiz gerekiyor." Geçmişte yaşadığımız 1 Mayıs olayları ileride hiç kalacaktır.
Sayfa 385 - Wally N'DowKitabı okudu
İlki belki aynı ama...
"Bu memleketin iki hususiyetini Batılıların anlamasına imkân yok. Bu memleket fakir bir ülke fakat temizliğini ve ikinci olarak güzelliğini hiçbir Batılının tasavvur etmesi mümkün değil."
Sayfa 366 - LamartineKitabı okudu
Reklam
Onlar (Allah ve Resûlü’ne bağlanmış öyle kimselerdi) ki halk kendilerine: “(Düşmanlarınız olan) insanlar size karşı ordu topladılar, o halde onlardan korkun.” deyince, bu (söz) onların imanlarını artırdı da: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler (ve sefere çıktılar). (Resûlullah ile yetmiş kişi, Ebû Süfyan’ın Uhud’dan sonra, “Yıl dönümünde Bedir’de çarpışalım.” dediği yere gitmiş, fakat Ebû Süfyan, geleceğine dair şâyia çıkarmasına rağmen yüreğine korku düştüğünden gelmemişti.)
Sayfa 71 - Âl-i İmrân 3/173Kitabı okuyor
Cumhuriyet'in kurucuları da kendi ideolojilerine karşı halkın herhangi bir karşı çıkışının oluşamaması için ve kendi ideolojilerini III. Napolyon'un Paris modelinde olduğu gibi merkeziyetçi devletin her şeye güç yetirdiğini zannettikleri için, halkın katılımı ile yapılacak her şeyi tasfiye etme kararı aldılar.
Sayfa 350Kitabı okudu
O (takvâ sahibi) olanlar, bollukta ve darlıkta (Allah rızası için) sarfederler, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik yapan (ve güzel davranan)ları sever. (Takvâ sahipleri yani Allah’ın emirlerine uygun yaşayanlar, dünya malına karşı olan tutumlarında çocukluk safhasını geçmiş fazilet safhasına ulaşmıştır. Çünkü çocukluk safhasındaki insanlar ihtiyacı olsun olmasın, azıcık fayda umduğu şeyi elde etmek için çırpınırlar ve onu elde etmeyince rahat edemezler; aç gözlü ve bencildirler, elindekini kimseye vermemeye ve göstermemeye çalışırlar. İkinci safhadakiler gözünü dünyaya dikmeyip, kanaate ulaşanlardır. Üçüncü safhadakiler ise takvâ sahipleri olup maddeye bağımlılıktan kurtulup İslâmî ölçüde kendisine yetecek olandan fazlasını Allah rızası için bollukta ve darlıkta sarfederler. İşte bunlar muhsinlerdir.*) *Mevlânâ bu durumu şöyle ifade eder: “Süt emen çocuk dadıdan vazgeçti mi yemek yemeye başlar, artık onu bırakır gider. Sen topraktan biten taneler gibi, yerin sütüne (maddesine) bağlanmış, ona alışmışsın. Kalplerin gıdasına alış da bu sütten kesilmeye bak. (Yoksa) ot gibi ayağın yere bağlı… Hakikate erişemez de bir yelle başını sallar durursun. (Takvâya ve ihsana ulaşamaz çürüyüp gidersin).” [Mesnevî, III, 1280. beyt]
Sayfa 66 - Âl-i İmrân 3/134Kitabı okuyor
Görüş ayrılıklarımızı barışçıl yollardan çözemiyorsak insan olamamışız demektir.
Sayfa 158 - Miles TegKitabı okuyor
Bana yalan söylemiş olman değil, artık sana inanmamam sarsıyor beni.
Reklam
Barış zamanında savaşçı insan kendine saldırır.
Sayfa 83 - Ara yayınlarıKitabı okuyor
İbrahim, ne bir yahudi ne de bir hıristiyandı. Fakat o, “Allah’ı ‘bir’ tanıyan” dosdoğru bir müslümandı; (asla) müşriklerden değildi. Hz. İbrahim, yahudi, hıristiyan ve müşrik olmayıp tevhid ehli bir müslümandı. Bundan dolayı İslâm’dan başkası makbul ve İbrahimî din değildir. [bk. 3/83, 85] Çünkü onların haniflik/tevhidlik özelliği ve geçerliliği kalmamıştır. Yahudi dîninin kaynaklarına ve inanışlarına göre Yahve, yalnız yahudilerin yani İsrâiloğulları’nın millî tanrısıdır. “Kabbala” ve “Zohar” adlı kitaplarına da bakılırsa Yahve’nin bir de Sakineh adlı karısı vardır. Onlar, Üzeyr (as.) için de “Allah’ın oğlu” dediler (9/30). Hıristiyanlar da Hz İsa’ya “Allah’ın oğlu” dediler. Baba, Oğul, Rûhu’l-Kudüs şeklinde Allah’ı üçlediler. Böylece hepsi tek tanrılı (monoteist) din iken çok tanrılı (politeist) din haline dönüşerek kâfir oldular. İslâm’da/Kur’an’da ise Allah, Rabbu’l-âlemîn (bütün âlemlerin Rabbi)dir. Bir’dir, doğmamış ve doğurmamıştır, hiçbir şeye muhtaç değildir. Eşi ve benzeri/dengi ve ortağı yoktur.
Sayfa 57 - Âl-i İmrân 3/67Kitabı okuyor
İsa, onların inkârları(ndaki ısrarları)nı sezince: “Allah(’ın dîni) için yardımcılarım kimlerdir?” dedi. Havâriler: “Biziz Allah (dînin)in yardımcıları. Biz Allah’a iman ettik ve şahit ol ki biz, gerçek müslümanlarız.” dedi(ler). Âyet-i kerîmede geçtiği üzere “havâri” kelimesi; arkadaş, dost, sahip, yardımcı demek olup, aslı “havarya”dır ve Arapça’ya Habeşçe’den geçmiştir. İbranice’si de “heverim”dir. Havâriler, Hz. İsa’ya ve Allah’tan getirdiği dîne yardım etmeyi taahhüt etmiş olan sahâbîlerdir. Hıristiyanlara “Nasârâ” denmesi de havârilerin Hz. İsa’ya nusret (yardım) biatı etmelerindendir.
Sayfa 55 - Âl-i İmrân 3/52Kitabı okuyor
Zekeriya, mihrab (denen mâbed odasın)da durup namaz kılarken, melekler ona şöyle seslendi: “Muhakkak ki Allah seni, kendisinden (olan) bir kelimeyi (İsa’yı)* tasdik eden; (kavmine) efendi, nefsine hâkim ve iyilerden bir peygamber olacak olan Yahya ile müjdeliyor.”** *45. ayette de geçtiği üzere, Hz. İsa’ya “Allah’ın kelimesi” denilmesi, ekserî müfessirlere göre Allah’ın “ol/kün” emri ile babasız dünyaya gelmesi dolayısıyladır. Bu konuda farklı görüşler de vardır. **Hz. Yahya’nın Hz. İsa‘dan altı ay büyük olduğu rivayet edilmiştir. Yahya (as.), Hz. İsa’nın göğe yükseltilmesinden önce bir kadın tarafından şehit edilmiştir.
Sayfa 54 - Âl-i İmran, 39.Kitabı okuyor
Alt tarafı bir iki adam...
Şair ve yazar Cemal Süreya, Kürt İdris ve Dündar Kılıç'ı konu aldığı bir yazısında şöyle der: "Kabadayı olmak için başta mutlaka delikanlılık gösterecek, bir iki adam öldürecek, nam kazanacaksın. Büyük bir rekabet vardır yeraltı dünyasında. Kanlı şiddet olayları ise her zaman rekabetten doğar. Nam kazanmış kişi diyelim hapisten çıktı: Bir bitirimhane açmasına ön ayak olunur. Açılış günü hemen bütün kabadayılar ya da temsilcileri orada oyuna otururlar. Yeni delikanlının yolunu bulması için ilk günden destek verirler."
Sayfa 104 - Cemal Süreya, 99 Yüz, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1996, s. 135.Kitabı okuyor
827 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.