“ Neredeyiz ? “ diye sordu Gil Gil.
“ Fransa’da “ diye cevap verdi Ölüm. “ Bu yüzyılın başında amansız bir savaşa tutuşan gözü dönmüş iki ulusa ait toprakların çoğunu geride bıraktık. Taht Savaşları’na sahne olan tiyatronun tamamını gördük. Yenilenler ve yenenler şu anda uykuda. Benim çırağım olan düş , ne o savaşlarda çarpışırken , ne hastalıktan ne de yaşlılıktan ölen kahramanlara hükmediyor. Siz yeryüzündeki insanlar neden hepiniz dost değilsiniz , anlamıyorum ! Utanç ve zayıflıklarınızın benzerliği , birbirinize ihtiyaç duyuyor olmanız , yaşamlarınızın kısalığı , göksel cisimlerin sonsuz büyüklükteki gösterisi ve bütün bunlarla kıyaslanınca ortaya çıkan küçüklüğünüz , batmak üzere olan bir gemideki yolcuların yakınlaşması gibi, hepinizi kardeşçe birbirinize bağlamalıydı. O gemide ne aşk , ne nefret ne de ihtiras var , kimse alacaklı ya da borçlu değil , kimse çirkin ya da güzel ,büyük ya da küçük , mutlu ya da mutsuz değil. Hepsini çepeçevre saran aynı tehlike... oysa benim varlığım herkesi eşit kılıyor. Gör işte : Bu yükseklikten baktığında , batmakta olan bir gemi , vebanın ya da yangınların kırıp geçirdiği bir mekan değilse nedir yeryüzü ? “
“Bildiğim tek şey ,kötülüğün herkesin içinde olduğu. Bir gün içimizdeki bir şey çatlayıp filizleniyor. Sonra da önceden sadece hayallerinde göreceği şeyleri yapmaya başlıyor insan . “.
Dışarıda ne yaptığını bilmeyen, kafası katılmış bir insanlığın bizzat kendisinin yarattığı acının dokunamadığı sonsuz bir dünya vardı ve Fedinand içi ışıldıyordu sonsuz gökyüzünün altındaki sonsuz yıldızlar.
Sayfa 50 - Türkiye İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
demek istiyorum ki,nasıl oluyor da hepimizin Müslüman olduğumuzu hatırlamaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorlar? Yoksa dualarımızı etmiyor,cumaları camiye gitmiyor,Ramazan’da oruç tutmuyor muyuz? Bunlar o adamlar için yeterli değil mi? Bana bir Müslüman’ın bir diğerinden daha iyi olduğunun nerede yazdığını göster, altına imzamı atayım. Doğrusunu istersem, hiçbirimizin birbirimizi yargılamaya hakkı yok, o nedenle senin hakkında bir yargıda bulunmayı reddediyorum !
Mutlu son diye bir şey yoktur. Çünkü son yoktur, zaman durmaz. Fakat biz öyle olsun isteriz . “ Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine” cümlesi aslında hastalanacağını , eriyeceğini , dişlerinin döküleceğini , çürüyüp gideceğini bilen insanın kendi kendisine söylediği yalandır. Ölmeyi kabullenemeyiz, bu yüzden bir de öte dünya vardır. Kediler , kurtlar , domuzlar , balıklar kendilerine yalan söylemez. Onlar sadece Yaşar giderler. Bilirler ki, ne doğmak ellerinde ne de ölmemek. Böyle hayaller kurmazlar, bilirler. Bir tek bilgi sahibi olmayan ve bu yüzden kendi cahilliğini de bilmeyen insandır.