David Gurney önceki kitapta yaşadığı son vakasından sonra eşiyle birlikte şehirden uzak yayla evine yerleşiyor. Bah bahçe işleriyle uğraşıp kafa dağıtıyor. Eşiyle birlikte bu yayla hayatına alışmaya çalışıyor. Olayların üzerinden daha 1 yıl geçmeden kapısı eski bir dedektif arkadaşı tarafından tekrar çalınıyor ve Gurney gözlerini sımsıkı kapat çünki yeni bir vakayla karşı karşıyayız deniyor. Düğün günü kafası bedeninden ayrılan bir gelin olayı ile karşı karşıya kalan Gurney önce yok çeksede olayın içine balıklama atlıyor ve bu esrarengiz cinayeti çözmek için canını dişine takıyor.
"Sizden bir krallık yer almakla, bir kolunuzu kesmiş olduk. Siz ise donanmamızı mağlup etmekle sakalımızı tıraş ettiniz. Kesilmiş bir kol yerine gelmez, ama tıraş edilmiş sakal evvelkinden daha gür çıkar"
Aybarsın hikayesi bir solukta okuyup bitereceğiniz türden heyecanlı ve gizem dolu bir hikaye. Hatta uzun zamandır bir kitabı bu kadar elimden düşürmeden okuduğumu hatırlamıyorum. İnsanların para ve hırs uğruna diğer insanların hayatlarına dokunmaları onlara şekil vermeleri paranın insanlara ne kadar zarar verdiğini gösteriyor. Biraz sevginin nelerin üstesinden gelebileceğininde bir kanıtı. Kesinlikle okunması gereken bir kitap.