Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bellay

34 syf.
8/10 puan verdi
·
7 saatte okudu
Öncelikle belirteyim ki "The Feminist Manifesto"
He-Yin Zhen
He-Yin Zhen
'in 1907'de yayınladığı bir argumentative essay (tartışmacı kompozisyon). Kısa ve öz bir dille yazılmış, olukça başarılı bir essay hem de.
He-Yin Zhen
He-Yin Zhen
evlilikten başlayarak kadın ve erkeğin ev içindeki rolleri, kız ve erkek çocukların yetiştirilmesindeki ayrımlar, soyismi ve çok eşlilik gibi konuları ele alıyor. Anlatılanlar yeni şeyler değil. Ama bir asır önce yazılan bu metin dönemi için bir devrim niteliğinde olsa gerek. Ayrıca Çin'in ilk feminist hareketlerini anlamak açısından faydalı bir kaynak. Yazarın ileri görüşlülüğüne hayran kaldım açıkçası. Zhen ta o zaman soyadı eşitliğinden bahsederken biz daha henüz kızlık soyadlarımızı tutabilmeye başladık. '...after a woman marries, she should not take her husband’s surname. Even if she retains her maiden name, it is still unfair because it is her father’s surname but not her mother’s.'(s10) Bununla birlikte Zhen'in ele aldığı konuların bugün hala devam eden meseleler olduğunu görmek çok üzücü. Kadınların erkekler yanında "aşağı" konumları, kız çocuklarına karşı ayrımcı tutumlar, hala toplumun birçok kesiminde varlığını sürdürüyor. Tam da bu nedenle feminizmin bir cinsiyet devrimi olmaktan ziyade toplumsal bir hareket olduğu fikri, çok önemli bulduğum bir nokta. '...what I am proposing is not merely a women’s revolution but a complete social revolution. The women’s revolution is but one aspect of the social revolution.'(s14) Keyifli okumalar...
The Feminist Manifesto
The Feminist ManifestoHe-Yin Zhen · Pattern Books · 202143 okunma
Reklam
72 syf.
6/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Acayip Bir Kitap
Bir fabrika çalışanının işten çıkarılmasını ve ardından onu kovan amirinin peşine düşmesiyle başına gelen birtakım gerçeküstü (ve gerçek?) olayları okuyoruz bu kitapta. Okurken biraz zorlandım açıkçası. Net bir dille başlayan hikayede zamanla gerçek ve hayalin çizgisi kayboluyor. Anlatım akıcı, ama kesinlikle kolay bir okuma değil; tasvir edilen gerçeküstü durumlar, kitap ilerledikçe daha da kadar kafa karıştırıcı hâle geliyor. Korotkov'un arayışı giderek daha da umutsuzlaşıyor ve en sonunda kabusa dönüşüyor resmen. Bir noktada Korotkov'la birlikte bende kafayı yedim. Karşımıza çıkan absürtlülker Rus bürokrasisine ve sisteme karşı bir eleştiri aslında. Epey komik bulduğum kimi iğnelemeler olsa da bir çok şeyi kaçırdım sanki. Sovyet rejimine dair kapsamlı bir bilgim olmadığı için çok verim aldığımı düşünmüyorum. Dönemle alakalı daha çok birikime sahip olduğum zaman yeniden okuyacağım.
Mihail Bulgakov
Mihail Bulgakov
okumaya yeni başlayacaksanız pek iyi bir seçim olmayabilir. Ancak yazara zaten aşinaysanız zevk alacağınızı düşünüyorum. Keyifli okumalar...
Şeytani
ŞeytaniMihail Bulgakov · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20201,205 okunma
288 syf.
9/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Tam Bir Percy Jackson Klasiği<3
"Look, I didn't want to be a high school senior." Daha ilk satırdan nostaljiyle vuruldum. Kitabın konusu için Z*us her zamanki gibi millete zorluk çıkarıyor diyebilirz. Percy'nin Annabeth'le birlikte New Rome Üniversitesine gidebilmesi için tanrılardan üç adet tavsiye mektunuba ihtiyacı var. Olimpostan gerekli üç tavsiye
The Chalice of the Gods
The Chalice of the GodsRick Riordan · Disney Press · 202325 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
480 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Beklentimin altında (beklentim çok yüksekti)
Öncelikle 'The Sun And The Star' tek başına bir kitap, dolayısıyla önceki PJO kitapları gibi bol aksiyon ve maceradan ziyade karakterlerin kendisine ve özellikle Nico ile Will arasındaki ilişkiye odaklanıyor. Kitabın konusu Tartarus değil Tartarus'a yolculuk diyebiliriz aslında. Değişim ve kabullenmenin önemi anlatılıyor genel
The Sun And The Star
The Sun And The StarRick Riordan · Disney Hyperion · 202331 okunma
264 syf.
3/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Hayal kırıklığı
Tam bir hayal kırıklığıydı benim için. Roman Yusuf'un annesi ve babasının öldürülmesi ardından Kaymakam Salahattin Bey tarafından evlatlık alınmasıyla başlıyor ve her zamanki Anadolu taşra insanının yaşamını konu alıyor. Kitapta tek bir düzgün karakterin olamaması yanı sıra Yusuf'u özellikle sevmedim. Başlarda masum bir çocuk olarak karşımıza çıksada roman ilerledikçe kibirli ve nankör birine dönüştü benim gözümde. Salahattin Bey'in kendisini okula gönderme çabaları, iş bulma çabalarına rağmen hiçbir şeyi beğenmeyip burun kıvırmasına; kendisinin köydeki diğer cahil insanlardan hiçbir farkı yok iken onları küçük görmesi ve üstüne kendisine sunulan fırsatları yok sayması beni deli etti. Başına gelen trajik olayların temel kaynağı kendi saçma ve yanlış kararlarıydı ve onların da sorumluluğunu almadı. Bunun farkına bile varamadı hatta. Yusuf ve Muazzez' in abi-kardeş ilişkisinin aşka dönüşmesi ayrıca beni rahatsız eden durumlardan biri oldu. Ve genel olarak kitabın bende yarattığı his de rahatsızlık oldu zaten. Olay örgüsü ve karakterler hayal kırıklığı olmasına çelişkin yazım dili oldukça başarılıydı. Sabahattin Ali'nin o doğal ve akıcı bir anlatımı kitabı bitirebilmemi sağlayan yegane şey oldu.
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Can Yayınları · 2019174,8bin okunma