"Lüksler hiç ilgimi çekmedi. Ben basit şeyleri seviyorum; kitapları, yalnız kalmayı ya da anlayan biriyle olmayı."
“Geç kaldım; her şeye biraz, kendime çok.”
Ben sıradan biri değilim. Koskoca bir yüreğim var, düşmanı delirten gülüşlerim var. Dostlarıma verecek sonsuz sevgim var. Gülerken ağlamışlığım, ağlarken gülmüşlüğüm var. Sonsuz bir sabrım, bir kıvılcıma bakan öfkem var. Huyuna gitmişliğim, suyundan dönmüşlüğüm var. İçimde yaşattığım yaramaz bir kız çocuğu var. Yeri gelince savaçcı bir kadın var. Bazı günlerimde dört mevsim var, kahkamın içinde derin bir sızı var. Işıl ışıl gülen gözlerim ardında hüznümde var. Yüreğimi yanıma alıp, kafamı terk etmişliğim var.... Hoş geldin yeni yaşım, hoş geldin yeni telaşlarım, hoşgeldiniz saçımdaki aklar, hoş geldiniz.....
Hiç oluyor birden kavgası, hesabı, kitabı dünyanın.
Dünya kocaman bir hiç oluyor birden.
Gülüyorum.
Bir bardak çay, üç şeker, bir baba…
Yetiyor kalbi olana Biliyorum.
Canlı bombasıyız kendimizin hepimiz. Kalbimizden başlayarak bizi insan kılan her neyimiz varsa işte onları ve nihayet ömrümüzü patlatmakla geçiyor ömrümüz.
Ne bu hikâye bitti ne de dert.
Dert insanın kalp kâğıdı. Kafa kâğıdımızdan kim olduğumuzu başkası anladı, kalp kâğıdımızdan kendimizden bir başkası olduğumuzu, biz.