Genç yaşta hayatını kaybeden İngiliz kadın yazar Emily Brontë'nin ilk ve son romanı...
Bay Lockwood şehir hayatının hengâmesinden kaçıp kırsalda çiftlik kiralar. Ev sahibi Heathcliff'i ziyaret etmek için Uğultulu Tepeler'e gider. Aile bireylerinin birbirlerine karşı öfke ve nefretine şahit olur, onların hikayelerini merak eder.
Bu hikayeyi üç kuşağa şahitlik edip aralarında yaşayan Kahya Nelly Dean'in ağzından sürükleyici bir anlatımla dinliyoruz.
Evlatlık alınan Heathcliff'in aşağılanan, hor görülen, acınası durumundan güçlü, zalim, acımasız bir karaktere dönüşü anlatılır. Betimlemeler oldukça başarılı. Aile içi çatışma, intikam ve nefretle yoğurulmuş bir aşk hikayesi...
Bütün karakterlerin kötü olması ve her fırsatta nefret ve kin kusmalarına rağmen mutlu sonla bitmiştir.
İz bırakan bir kitap... Emeğine sağlık Emily Brontë...
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Cemal Süreya💕
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Behçet NECATİGİL
Duyduk duymadık demeyin
Bir çocuk kayboldu
Elinde defne dalı
Parmakları tanyeri
Saçları darmadağınık
Dalgalanır yağmur içinde
Bulup getirene
Görüp haber verene
Aydınlık yepyeni bir dünya verilecektir.
Ey ahali bulan var mı, gören var mı
İyiye doğruya güzele selam durulacaktır.
Yaşar Kemal 💕
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Balkona yorgun çamaşırlar asmayı
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşte nane kurutmayı
Ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!
Didem Madak ❤️