Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Diana

Zavallı çocuklar! Sizin o mini mini elleriniz eski Asya vahşetinin kullandığı ve birkaç asırdan beri insanlığın ağır yükü altında inlediği esaret zincirlerini kırmak için değil, belki kendiniz gibi küçük kuşları, güzel çiçekleri okşamak içindir.
Sayfa 14
Reklam
Birbirleriyle öpüşüp ayrıldıkları zaman çocuğun gözünde küçücük ruhunun azabına işaret eden bir damla yaş gözüktü.
En geniş manasıyla kendisinin de dahil olduğu insanlığın -kendi çıkarından başka- bir kısmına gelen felaketlere üzülmez, bir şarkıcının sesiyle bır kızın ağlamasını, bir sazın sesiyle bir güzeller güzelinin yalvarışlarını ayırt etmezdi.
Sayfa 1

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır. Ağlayamadığımız zamanlar, bizde o kuvvetin de mahvolduğu vakitlerdir ki, onun yerini alan dokunaklı bir sessizlik en şiddetli acıyla dökülen gözyaşlarından daha yürek sızlatıcıdır.
Sayfa 17
Âşık olmak kolaydır. Oysa gerçek sevgi, yaşam boyu sürdürülen ve birbirini giderek daha iyi anlamayı, yaşam sorunlarını giderek artan bir biçimde paylaşmayı ve birlikte çözümler aramayı içeren bir olgudur.
Reklam
Öylesine güzel Seviyorum ki seni, Öylesine saf. Öylesine temiz. Ve"Öylesine" değil!..
Özledim..
"Papatyalar diyorum bayım, Neden bu kadar güzeller ki? Ve siz, Neden zihnime misafir olmaya geliyorsunuz Aklınıza estikçe? " Nazım Hikmet 2,7
"Eğer bir gün ölürsem Gözlerimi sana versinler. Sen de gör, Senden başkasını Görmediğimi.."
Tom Hardy'in sevdiğim bir sözü var
'En iyi halimizde bile yanlış kişi için yeterince iyi olamayacaksanız ama en kötü halinizde bile doğru kişi için yeterince iyi olacaksınız.'
"Her bildiğini söyleme, her söylediğini bil... Clavdius
Sayfa 24
Reklam
Cemil Meriç, "Mefhumların kâh gülünç kâh korkunç maskelerle raksa çıktığı bir karnaval balosu fikir hayatımız. Kavga insanla kader ara- sında değil artık, insanla kelime arasında..." diyor
14
Söyleyeceğim o kadar aşırı, gülünç, kesinlikle sapkın ve alaycı ki doğru olabileceğini düşünürsünüz. Sorun bana inanmak istemenizdir. Bana inanmaya ihtiyacınız vardır. Hisseden beyninizin umutsuzca yoksunluğunu çektiği umudu ve kurtuluşu temsil ederim. Yavaşça düşünen beyniniz vardığım sonucun kesinkes çılgınca olduğuna ve işe yarayabileceğine inanır.
Ve Emo Newton hepimizin aslında bir şekilde bildiği acı veren bir şeyin farkına varsın, çok azımız bunu itiraf edebilir: İnsanlar yalancıdır, hepimiz. Sürekli ve alışkanlık olarak yalan söyleriz. Önemsiz ve önemli şeyler hakkında yalan söyleriz. Ve bunu kötülük olsun diye yapmayız. Kendimize yalan söyleme alışkanlığımız olduğu için yaparız.
Acı ama gerçek
taciz mağdurları genellikle insan doğasını en iyi gözlemleyenlerdir. Sizin ve benim için insanları izlemek herhangi bir pazar günü bir parkta yaptığımız eğlenceli bir iş olabilir. Ama mağdurlar için bu bir hayatta kalma becerisidir. Onlar açısından şiddet her an ortaya çıkabilir, bu nedenle kendilerini koruma içgüdüsü geliştirirler. Birinin sesindeki bir çatlama, bir kaşın kalkması, derin bir iç çekiş, herhangi bir şey onların iç alarmını harekete geçirebilir.
Ama şu senin elindedir, düşünen beyin: Kendini kontrol edemezsin, ama anlamı kontrol edebilirsin. Senin süper gücün budur. Bu, armağanındır. Güdülerinin ve duygularının anlamını kontrol edebilirsin. Ne kadar uygun görünseler de onları deşifre etmen gerekir. Ve bu inanılmaz derecede güçlüdür, çünkü duygularımıza verdiğimiz anlamdır ve genellikle hisseden beynin duygularımıza verdiği anlamı değiştirir.
138 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.