Dicle Göktaş

Dicle Göktaş
@Dicleegkt
" Kafalarımızda ne kadar çok yasak biriktirmişiz. Öylesine ağır bir baskı altındayız ki neredeyse kendi kendimizden, kendi düşüncelerimizden korkacağız."
32 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
" Halbuki gözlerin işlevi görmek değil ağlamaktır; gerçekten görmek için de gözlerimizi kapatmamız gerekir: Vecdin şartıdır bu, gönül gözüyle yegâne görüşün; oysa ki algı,zaten görülmüşün, tamiri imkânsızın bir hep bilinmişin dehşeti içinde tükenir."
Reklam
" Bir Weltschmerz, bir çağ bunalımı vardır ki bir neslşn hastalığından başka bir şey değildir; bir diğeri de vardır ki her tür tarihi tecrübeden kurtulur ve gelecek zamanların tek sonucu olarak kendini dayatır. 'Nedensiz bunalma'dır bu; 'dünyanın sonu' melankolisidir. Her şey görünüm değiştirir, güneş bile; her şey eskir, mutsuzluk bile..."
" Hayatla dolup taştığı için, şeytanın hiçbir sunağı yoktur: İnsan kendini şeytanda çok fazla bulduğu için ona tapamaz; ondan bilerek nefret eder ; kendinden yüz çevirir ve Tanrı'nın yoksul vasıflarını ayakta tutar. Ama şeytan bundan şikayetçi değildir ve bir din kurmaya heveslenmez: Zayıflatılmamasını ve unutulmamasını temin etmek için burada değil miyiz biz?"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
" İnsanı yaşatan hatalardan etkilenmeyen tek bir hayat var mıdır? Kökleri küçük düşürücü olmayan, sebepleri icat edilmiş olmayan, arzularla ortaya çıkmış mitoslara sahip olmayan tek bir berrak ve şeffaf hayat var mıdır? Her tür yararlılıktan arınmış fiil nerededir? Akkorluktan tiksinen güneşte mi? İmansız bir evrendeki melekte mi? Yoksa ölümsüzlüğe terk edilmiş bir dünyadaki aylak solunca da mı?"
Bir halk başka tanrılar, başka mitoslar, başka saçmalıklar icat etme gücü olmadığı zaman ölür; ilâhları solgunlaşır ve ortadan yok olur; başka yerlerden beslenir ve bilinmedik canavarlar önünde kendini yalnız hisseder. Hâlâ gerilemedir bu. Ama o canavarların biri baskın çıkarsa; bu canavar tanrısını tüketip ondan kurtulana kadar, silik, karanlık ve hoşgörüsüz başka bir dünya sarsılır; zira insan ancak tanrıların öldüğü aralıkta özgürdür-ve kısırdır- ve ancak tanrıların- tiranların- artıp çoğaldığı aralıkta köledir- ve yaratıcıdır.
Reklam
" Bilimler hiçliğimizi ispat ederler. Ama bundan son dersi kim çıkarmıştır? Kim, bütünsel tembelliğin kahramanı olmuştur? Hiç kimse kollarını kavuşturamaz: Karıncalar ve arılardan daha telaşlıyızdır. Halbuki bir karıncs, bir arı- bir fikrin mucizesi ya da tekillik eğilimiyle- yuva veya kovanında tecrit olabilseydi, zahmetlerinin manzarasını dışarıdan seyretseydi, gayretinde hâlâ inat eder miydi?"
"Her varlık bir başka varlığın can çekişmesiyle beslenir; anlar, zamanın kansızlığı üzerine vampir gibi üşüşürler- dünya gözyaşlarının biriktiği bir yerdir... Bu mezbahada kollarını kavuşturup dırmak ya da kılıç çekmek eşit derecede beyhude hareketlerdir. "
"Evreni adaletsizlik yönetir. Orada inşa edilen her şey, çözülen her şey, pis bir kırılganlığın izini taşır; sanki madde, yokluğun bağrındaki bir skandalın meyvasıymış gibi..."
Her insanın içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, dünyadaki kötülük biraz daha artar... Vaaz verme çılgınlığı içimizde öylesine yer etmiştir ki, korunma içgüdüsünün bilmediği derinliklerden doğar. Her insan, kendinin bir şey önerdiği ânı bekler: Ne önerdiği önemli değildir. Bir sesi vardır ya, o yeter. Ne sağır ne dilsiz olmanın bedelini pahalıya öderiz...
304 syf.
·
Puan vermedi
Son Av
Son AvJean-Christophe Grangé
7.7/10 · 3.330 okunma
Reklam
“Şu an ne düşündüğünü ağır sözlerle ifade et, yarın da yine düşündüğünü ağır sözlerle ifade et, bugün söylediğin her şeyle çelişse bile. ‘ Ah o zaman kesin yanlış anlaşılacaksın.’ ‘ Yanlış anlaşılmak o kadar kötü bir şey mi ki?’ Pisagor da yanlış anlaşılmıştı, Sokrates de, İsa da, Luther de Kopernik de Galileo ve Newton da, ete bürünmüş her saf ve bilge ruh yanlış anlaşılmıştı. Büyük olmak yanlış anlaşılmaktır.”
Çocukken ne kadar da basitmiş meğer her şey. Her şeyi birilerinin senin için yapması. Basit aslında, zamanla boğucu bir hale bürünmesi dışında. Büyüdüğün zaman, kendi fikirlerini özgürce haykırabileceğini düşünmen kadar masumca bir dönem çocukluk. O kadar masumca ki kendi ayaklarının üzerinde durabileceğini düşünmen kadar masumca ve saf. Toplumun,ailenin, el alemin senin kendi ayaklarının üzerinde duracağına inanmalarını düşünmen kadar masumca çocukluk. Ah o çocukluk! Kafanda, kendi yarattığın dünyanın bir gün hakimi olacağını düşünebilmek, o özgürlüğe sahip olmaktır çocukluk. Ağaçların pembe, gökyüzünün turuncu, suyun yeşil olmasıdır. Çocukluk masum olmaktır, deniz gibi uçsuz, berrak ama aynı zamanda içinde bin bir çeşit canlı barındırmaktır çocukluk.
“Yıldızı kendisidir insanın, İnsanı dürüst ve mükemmel kılabilen ruh da Hükmeder bütün ışığa, tesire, kadere; Değildir hiçbir şey onun için geç ya da erken. Meleklerimizdir yaptıklarımız, iyi ya da kötü, Ölümlü gölgelerimizdir yanı başımızda hâlâ yürüyen.”
112 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry
8.9/10 · 236,3bin okunma
327 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.