Bir kitap okuyun ki; hiç görmediğiniz, yaşamadığınız bir döneme götürsün sizleri. Gerçekte var olduğunu bildiğiniz ama sadece bir kaç tasvirden öteye geçmeyen bir coğrafyayı adeta büyüleyici bir betimleme ile anlatsın sizlere. Betimlemelerin kelimelerle resim yapma sanatı olduğuna, hayatınızda ilk defa bu kadar net hissettiren bir eser olsun. Ana kahramanın yaşantısı üzerinden alsın götürsün bir Anadolu köyüne, sersin önünüze alabildiğine geniş düzlükleri, bulutlara kadar yükselen zirveleri, yanı başınızda hissettirsin saf ve düzene boyun eğmiş çaresizlik içindeki insanları. Ezilen, aç kalan, ağalar tarafından sömürülen bir halkın, düzen tarafından da ezildiğini hırpalandığını... Geleneklerine bağlı kalan, misafirperver, eli öpülesi Anadolu insanının zaaflarından nasıl nemalanıldığını... Bir gün doğsun ki Çukurova'ya ısıtsın toprağı, umudu olsun ezilmişlerin, çaresizlerin, kimsesiz ve mazlumların. İnce Memed destanlaşan bir yaşam. Olay örgüsünü, şahısları ve detayları anlatmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Okumak ve okudukça da zihnimizde oluşan kıvılcımları, o merak duygusuyla sabırsızlanmak gerek. Herkese iyi okumalar.