Sonra kendi durumum üzerinde şöyle bir düşündüm. Baktım ki pek çok alâka ve bağımlılığın içine gömülmüşüm, çepeçevre bunlar tarafından kuşatılmış durumdayım.
Madem numunelerini göstermek için, beş altı gün seyrangahlara bu kadar masraf ediyor, bu memleketi kurdu. Elbette hakiki hazinelerini, kemalatını, hünerlerini makarr-ı saltanatında öyle bir tarzda gösterecek, öyle seyrengahlar açacak ki, akılları hayrette bırakacak.
Demek bu meydan-ı imtihanda olanlar başıboş değiller. Saadet sarayları ve zindanlar onları bekliyorlar.
İşte, gel bak: Bu muhteşem şimendiferler, tayyareler, teçhizatlar, depolar, sergiler, icraatler, gösteriyorlar ki, perde arkasında pek muhteşem bir saltanat vardır, hükmediyor. Böyle bir saltanat, kendisine layık bir raiyet ister.
Madem nununlerini göstermek için, beş altı gün seyrangâhlara bu kadar masraf ediyor, bu memleketi kurdu. Elbette, hakikî hazinelerini, kemâlâtını, hünerlerini makarr-ı saltanatında öyle bir tarzda gösterecek, öyle seyrangâhlar açacak ki, akılları hayrette bırakacak.
Demek bu meydan-ı imtihanda olanlar başıboş değiller. Saadet sarayları ve zindanlar onları bekliyorlar.
İnsan bilmediği ve yetişmediği şeye düşmandır. Halbuki şu misafirhanelerden herkes çabuk gidip kayboluyor. O kemal ve cemalin bir ışığını, belki zayıf bir gölgesini, bir anda bakıp, doymadan gidiyor.
Demek bir seyrengah-ı daimiye gidiliyor.