tehlikenin eşiğine sırtını dayamış
bir kimlik sorunu çekiyor içim.
denizle vapur arasında
vapurla deniz arasında.
ancak ahşap bir pencerenin ardında
kısık kelimelerle darlanıyorum.
bulursanız sesimi, haber verin!
ve şöyle seslenin:
"sermayesi gözyaşı olan insan kaderini yitirdi mi vardığı yerin bir önemi kalmıyor"
demir levhalar gibi kaplarken,
hayatımızı trafik
ritim hatırlatıyor varlığımızın içindekini
demir levhalar, beton binalar,
rüzgara uğrayanlar, çalılara takılanlar,
sesine kuş konanlar,
takılanlar. lar.lar.lar.lar.lar.lar.
varlığını unutanlar.
Dünyanın bütün kütüphanelerini içine sığdırabilen taşıyıcı bellekler piyasada 10 TL'ye satılırken, kişinin ne kadar çok şey bildiğiyle övünmesi ne kadar yersizdir.
Başarılı insanlar bir şeyi niçin yapamadıklarını değil, nasıl yaptıklarını anlatırlar. Başarısız insanlarsa niçin yapamadıklarından bahsederler hep. Şarkı sözleri sürekli değişir ama nakarat aynı kalır.
Şöyle olmasıydı, böyle olmasaydı....
Halbuki maharet, mazeret değil iş üretmektir.
"Değer tabi, bunun için her şeye değer!" diyebilecegimiz bir şey yoksa hayatımızda... Yaşadığımız şu kısa hayata birkaç tane kutsal amaç sığdıramıyorsak...Zorluklar karşında ilk tepkimiz korkmak ve vazgeçmekse....
Yazıklar olsun bize!
"Üç şey; irade , çalışma ve başarı, bütün hayatımızı kaplar. İrade, parlak ve mesut bir mesleğin kapılarını açar. Çalışma, eşiği atlayarak ilerlememize yardım eder. Yolculuğun nihayetinde erişeceğimiz başarı da bütün çabalarımıza ödüllendirir." Louis Pasteur
İyi bir okur akıllı ve seçicidir. Her kitabi ve her yazari okumaz ama sevdiği kitaplari da başucundan ayırmaz. Popüler olandan uzaktır. Malumat hamalı değil, bal arısı gibidir. Okudukça merakı ve hayreti artar. Okumak yokluğu hissedilen bir ihtiyaçtır artık onun için.