Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed Dumanoğlu

Muhammed Dumanoğlu
@Duman0410
Penceremi sana ayarlamıştım Sözüm senden alıyordu büyüsünü Günü sana bölmüş geceyi seninle çarpmış Seninle büyütmüştüm ömrümü İyiliğim de sendin kötülüğüm de. Ben çok yoksul kalacağım, çok..!
675 okur puanı
Haziran 2019 tarihinde katıldı
Bauman'ın en önemli temsilcisi olarak gördüğü o "belirlenemeyenler", "çelişkinin düzenleyici gü­ cünü ve keza çelişkinin anlatıcısının düzenleyici gücünü so­ na erdirirler. (. .. ) Belirlenemeyenler, ayrımlar arasında en ha­ yati önem taşıyanların yapaylığını, kırılganlığını, riyakarlığını gaddarca ortaya dökerler. Dış'ı içe taşır, kaostan şüphe ederek düzenin teselli ediciliğini zehirlerler. Yabancıların yaptığı, iş­ te tam budur."
Reklam
"Yabancı, belirlenemeyenler aile­ sinin bir üyesidir (belki en mühim, arketipik üyesi)."Fakat tam da bu nedenle yabancı, "düşmanların verdiğinden daha da fazla korku veren" bir tehdit teşkil eder, çünkü dost-düş­ man çelişkisinin sorgulanmasına yol açar. "Bu çelişki tüm top­ lumsal hayatın ve teyelleyip bir arada tuttuğu bütün farkların üzerine oturduğu temeli oluşturduğundan, yabancı bizzat top­ lumsal hayatı sarsar."
yabancı olmak klasik Arap medeniyetinin mensupla­rının algısında kökenle, soyla, ırkla veya dille ilgili bir özel­lik değil, kendisini yabancı hisseden bireyin duygusal yoksun­ luğudur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
insan hiçbir şey elde edemez, evinde oturup kalırsa. Şahin de avını yakalayamaz dururken yuvasında !
Ilahiyatçı, tarihçi ve "ilk sosyolog" Ibn Haldun 803/1400 yı­ lında, Şam'ı işgal etmiş olan Timur'a karşı çıktığı seferde Mem­ luk sultanına refakat etmişti. Timur'un huzuruna kabul edilip de onun, Timur'un, kendisi için ne yapabileceği sorulduğunda, Ibn Haldun şu cevabı verdi: "Ben bu ülkede iki 'yabancı'nın ya­ bancısıyım (gariban bi-hazihil-bilaadi gurbeteyni), Mağripli ol­ mak bakımından yabancıyım, orada doğup büyüdüm, Kahire­ li olmak bakımından yabancıyım, çünkü çevrem (ehl cili) ora­ dadır. Şimdiyse senin gölgenin sahasına eriştim ve senden di­ leğim, bu yabancı yerde neyle aşinalık kurabileceğimi (jfmd yu'nisuni ff gurbeti) söylemendir" . "istediğini dile benden," diye cevap verdi Timur, "senin için onu yapmak isterim." "Yabancı­ lık hali (hal el-gurba) neyi istediğimi unutturdu bana," dedi bu­ nun üzerine Ibn Haldun. Ama -Allah sana kuvvet versin- bel­ ki bana neyi istediğimi söyleyebilirsin."
Reklam
Arapçada sadece tek bir tekil ve tek birçoğul yoktur, bir de ikil [müsenna] vardır, bu ikiliklerle ilgili kendine özgü bir dilbilgi­sel biçimdir, iki kişi veya iki nesne söz konusu olduğu veya iki kişiye hitap edildiği zaman kullanılır. Yani iki gözden, iki arka­ daştan veya iki parça kurabiyeden söz ederken, Arapçada ikil kullanılır. Bazı kelimeler çoğunlukla ikil kullanılır, özellikle de ikili uzuvlar - arkadaşlar ve kurabiyeler tabii nispeten nadiren. "Yabancı" kelimesinin ikil olarak kullanılmasının gerektiği bir bağlamı tasavvur etmek ise zordur.
Kahire'de bir muhaddis ve tarihçinin oğlu olarak doğan lbn Nubate, 716/1316'daki edebi çıkışının sahnesi olarak ise Şam'ı seçti, çünkü dönemin entelektüel seçkinlerinin büyük kısmı Memluk imparatorluğunun Suriye kesiminde bulunu­ yordu.
şiir, lslam dünyasında egemenlerin kendileri hakkındaki imge­ sinin en önemli ve güvenilir kaynağıdır.
Şiir, bütün üst ve alt yönetim seçkinle­ ri için temsilin merkezi aracı, entelektüeller için de politik ko­nularda tavır almanın en önemli aracı haline geldi.
lslam'ın erken dönemindeki inanç tartışmaları, genç İslami cemaatin yönetimine ilişkin politik anlaşmazlıklar­ la iç içe geçiyordu. Bu iktidar mücadelesi Müslümanların Sün­ niler, Şiiler ve Hariciler olarak bölünmesine yol açmakla kal­ madı, kader ve özgür irade üzerine, günahkarın konumu üze­ rine ve daha bir dizi konu üzerine münakaşaları da beraberin­ de getirdi. Farklı tarafların bu tartışmalarda aldıkları konum­ lar, ilm el-kelam yani "spekülatif ilahiyat" eserlerinde ifadesini buldu. Bu sebepten, o eserlerde cemaatin yönetimi konusu da ele alınır. Günümüze dek iman öğretisi hakkındaki bütün el ki­taplarında el-Imama, "imamet", veya cemaatin yönetimi üzeri­ ne bir bölüm bulunur.
Reklam
Klasik çağ lslam kültür havzasının insanla­rı, yüksek bir müphemlik hoşgörüsüyle dikkat çekerler, bu da onların dünyaya sakin bakmalanna imkan sağlar.
sadece ilahiyatın tasavvurlarına göre yapılacak bir sorgulama bizi ileri götürmez.
1882 yılında General Gamet]. Wolseley komutasındaki Bri­ tanya ordusu Mısır'a saldırdı ve kendisi yalnızca 57 adam kay­bederek, iki binden fazla kayıp veren Mısır ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı. General, belli ki o zaman henüz gülünç bu­ lunmayan bir "Kahire baronu" unvanını aldı ve kırk yıl süre­ cek olan Britanya işgali lslam dünyasının Batı tarafından sö­ mürgeleştirilmesinde, böylece de Batılı değerlerin ve değer telakkilerinin evrenselleştirilmesinde yeni bir evreyi başlat­tı.
Yalmzca bir bakış açısından görebiliriz bir şeyi, "idrak" yalmzca bir bakış açısıyla sınırlı olarak mümkündür; bir meseleye dair ne kadar fazla duyuya söz verecek olursak, birve aynı şeye ne kadar daha fazla sayıda gözle, ne kadar değişik gözle bakarsak, o şey hakkındaki "kav­ ramımız", "nesnelliğimiz" o kadar mükemmelleşir. - FRIEDRICH NIETZSCHE
Homo-hetero ikiliği, genel olarak Batı'nın cinselliği tasnif etmeye dönük tutkusu gibi, Batılı müp­ hemlik korkusunun bir sonucudur.
7bin öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.